Köy odalarında ve dost meclislerinde konuşan büyüklerimiz “Üç tarafımız deniz, dört tarafımız düşman!” der ve “Su uyur düşman uyumaz!” diyerek, ders nitelikli ibretlik öğütlerini bizlere tarih dersi verircesine anlatır, aktarırlardı. Çünkü o insanlar, Çanakkale’de destan yaratan bir devire, kurşun geçirmez imanıyla göğsünü siper eden “Asım’ın nesli” olarak tanıklık etmişlerdi. Savaşmanın acımasızlığını bilerek “Ya gazi olacağım ya da şehit!” diyerek çoğu çocuk denecek yaşta cepheye koşan, “Muhammed”in izindeki askerlerdi. Bir başka deyişle biz bunlara ‘Mehmetçik’ diyoruz.
15 Temmuz darbesini kabullenemeyen Cumhur’un darbe gecesindeki davranışı; Başkanları Recep Tayyip Erdoğan’ın meydanlara davetini emir kabul edip, Çanakkale’ye koşan ‘Asım’ın Nesli’nden gelen gönüllülerinin başarılarını hatırlattı bizlere. Bu imanlı-ihlaslı insanların girişimi, öncülüğü sayesinde bu darbeye karşı savaş kazanılmış, darbe durdurulmuştur. Askerin ikiye bölünmüş olması, Polis’in de müdahalesiyle -çok şükür- hainler bertaraf edilmişlerdir. Bayram yapmak, sabahlara kadar şölen yapmak bu vatansever insanların hakkıdır. Dikkatinizi çekerim: O meydanlara koşanların ve o meydanlarda coşanların ellerinde ‘Al Bayraktan’ başka bayrak ve sair flama yok. O meydanlarda tek yürek, tek nefes ve tek ses var. “Ya Allah, Bismillah, Allahûekber” nidalarıyla; “Ne mutlu Türk’üm diyene” sloganlarıyla yer-gök akşamdan-sabaha çın-çın inletilmektedir. Mehter Takımının tarihîmizi simgeleyen duruşları, ellerindeki alete aşk ve şevkle vuruşları, gönülleri okşayan kahramanlık türkülerinin nameleri coşkuyu artırıp, doruğa çıkarmaktadır. Ne kadar güzel!
Bu birlikteliği ve dayanışmayı hazmedemeyenlerimiz; 15 Temmuz Darbesi’nin başarısız olmasına üzülen bazı gafiller var. Eğer bu darbe başarılı olsaydı, bu aymazlar kendilerini huzur ve huşu içinde bulacaklarını sanıyorlardı. Suriye ve Irak’ın gözler önünde cereyan eden bölünmüşlüğünden, yıkılmışlığından, yok olmuşluğundan hisse ve pay almamaları çok ilginç. Paralelcilerin, basit ve bayağı çıkar için emperyalistlerin emellerine alet olmaları, rütbelilerin bölücü-yıkıcı-parçalayıcıların emrine girmeleri vatan hainliğidir. Bu kayıtsız ve şartsız böyledir, yorumsuz olarak da böyle bilinmelidir
Sözün özü: Bu şölenleri Akparti’nin propagandasıdır diyerek, protesto edenlere de bir çift sözüm var: Bu topraklar bizlere altın tepsi içinde sadece Akpartililere lütuf olarak sunulmamıştır. Bu ülkenin vatansever gerçek sahiplerinin dik duruşlu iradesi sayesinde Allah’ın inayetiyle bu çirkin darbe püskürtülmüştür. Şölen coşkusunu yaşamak da böylelikle herkesin ve her kesimin en tabii hakkıdır.
Hoşça kalınız.