Altın bahane: Nadir elementlerin değeri katbekat fazla
Kırşehir’de Koç Holding ve Fernas Holding ortaklığında yürütülmek istenen altın madeni projesine ait karot analizleri, bölgedeki cevherin yalnızca altın değil, yüksek ekonomik ve stratejik değere sahip onlarca element barındırdığını ortaya koydu.TÜRKAK akreditasyonuna sahip laboratuvar tarafından hazırlanan analiz raporuna göre 400 metre derinlikten alınan örnekte, altın oranı yalnızca 0,5 gram/ton düzeyindeyken, lityum, neodimyum, seryum, lantan, niyobyum, toryum, itriyum, galyum, samaryum, disprosyum ve uranyum gibi elementlerin oranı katbekat daha yüksek çıktı.
Altının Değerini Katlayan Stratejik MadenlerYapılan ekonomik karşılaştırmaya göre, aynı tondaki topraktan elde edilecek yarım gram altının piyasa değeri yaklaşık 1.175 dolar seviyesindeyken; sadece bu 11 stratejik elementin toplam potansiyel değeri 20 ila 25 bin dolar arasında değişiyor.Bu tablo, altın dışındaki elementlerin toplam ekonomik değerinin altından yaklaşık 20 kat fazla olduğunu gösteriyor. Özellikle galyum, neodimyum, disprosyum ve lityum, günümüz teknolojik endüstrisinin “en kritik hammaddeleri” arasında yer alıyor.
Ekonomik Değerin Ötesinde Stratejik SavaşUzmanlara göre bu elementlerin değeri yalnızca dolar cinsinden ölçülemez. Çünkü bu elementler:
Yenilenebilir enerji, batarya, çip, savunma, uzay ve yapay zekâ teknolojilerinin temel bileşenleri,
Dünya güçlerinin yeni enerji rekabetinin anahtarı,
Jeopolitik açıdan altından bile daha kritik stratejik varlıklar olarak kabul ediliyor.
ABD, Çin, Rusya ve AB ülkeleri bu madenlerin temini için ciddi diplomatik ve ekonomik mücadeleler yürütürken, Türkiye’nin böylesi bir rezervi yalnızca “altın madeni” olarak değerlendirmesi büyük bir stratejik hata olarak değerlendiriliyor.
Eksik Beyan Tehlikesi: Milyarlarca Dolarlık KayıpProje dosyasında şirket, 1 ton topraktan yalnızca yarım gram altın elde edileceğini belirtiyor ve yalnızca altın üzerinden beyan yapıyor.
Ancak analiz verileri, bu toprakta altın dışındaki elementlerin toplam ekonomik potansiyelinin onlarca kat fazla olduğunu ortaya koyuyor.
Bu durumda Türkiye, devlet payını yalnızca altın üzerinden alacak; geriye kalan lityum, niyobyum, galyum ve uranyum gibi elementler “gizli ihracat” şeklinde yurt dışına çıkacak.
Kırşehir Kent Konseyi’nin değerlendirmesine göre bu durum, hem ekonomik sömürü hem de milli servetin stratejik kaybı anlamına geliyor: “Bu maden sahası yalnızca bir altın madeni değil; ülkemizin geleceği için stratejik bir kaynak havzasıdır. Bu elementlerin yurt dışına çıkarılması, Türkiye’nin yarınki sanayi bağımsızlığının elinden alınması demektir.”
Küresel Değer: ‘Nadir Topraklar’ İçin Sessiz RekabetBilim insanlarına göre dünyada bu tür nadir elementlerin üretimi büyük oranda Çin kontrolündedir.
ABD, Japonya ve Avrupa Birliği, tedarik zincirlerini çeşitlendirmek için milyarlarca dolarlık yatırım planları hazırlarken, Türkiye gibi rezerv açısından güçlü ülkeler bu yarışta stratejik koz haline geliyor.Kırşehir’deki saha, bu açıdan yalnızca bölgesel değil, küresel bir öneme sahip.
Kırşehir’de Koç–Fernas ortaklığında planlanan maden projesi, artık “altın madeni” tanımının ötesine geçmiş durumda.
Elde edilen bilimsel veriler, bölgenin stratejik element rezervi olduğunu, çıkarılacak cevherin yalnızca altın değil, geleceğin teknolojisini şekillendirecek hammaddeleri de içerdiğini gösteriyor.
Uzmanlara göre bu nedenle:
Proje, “altın madeni” değil, “stratejik maden işletmesi” kapsamında değerlendirilmelidir.
Bu sahalardaki çıkarım, özel şirketlere değil, devlet denetiminde millî stratejik kaynak yönetimine bırakılmalıdır.
Zenginleştirme işlemleri mutlaka Türkiye’de yapılmalı, element bazlı değer tespiti şeffaf biçimde raporlanmalıdır.