Masumların Kanlarında Yükselen Emperyalist Amerika

DÜNYA 28.04.2021 - 14:29, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Masumların Kanlarında Yükselen Emperyalist Amerika

Türkiye hararetle ABD Başkanı Biden’in 1915 olaylarına ilişkin sözde ‘soykırım’ ifadesini tartışmaya devam ediyor.  Başkan Biden’den önceki tüm ABD başkanları, bir NATO müttefiki ve Ortadoğu'nun önemli bir gücü olarak gördüklerini ifade ettikleri Türkiye ile ilişkilerin bozulmaması gayesiyle her 24 Nisan’da, 1915 olayları için “Ermeni soykırımı” yerine, “felaket” veya “tarihin karanlık dönemi” gibi ifadeler kullanmayı tercih ediyorlardı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yeni Başkanı Joe Biden, 1915 olaylarını 'Ermeni Soykırımı' olarak tanımlayarak bu geleneği Türkiye ilişkileri bozmayı hiç çekinmeden göze alarak bozdu. Başkan Biden, 24 Nisan'da yaptığı yazılı açıklamada, "Amerikan halkı, 106 yıl önce bugün başlayan soykırımda hayatını kaybeden tüm Ermenileri onurlandırıyor" ifadelerini kullanarak, güya Türkiye’yi de teskin için "Tarihi onaylıyoruz. Bunu suçlamak için değil, asla tekrarlanmamasını sağlamak için yapıyoruz." Şeklinde bir açıklamada bulundu.  Bu açıklama başta yıllardır bu yönde yoğun lobi ve propaganda yapan diaspora Ermenileri olmak üzere tüm Türk düşmanlarında sevinçle karşılandı. Türkiye her kademeden cevap vermesine rağmen KKTC, Azerbaycan, Pakistan ve Türk Dünyası devletleri organizasyonu olan Türk Keneşi/Konseyi dışında maalesef bir destek bulamadı. Türkiye’nin arşivlerini yıllardır herkese açtığını, o dönem yaşanan gerçeklerin savaş halindeki Osmanlıya saldırı ve katliamlar yapan Ermeniler aleyhine haklı bir savunma amaçlı bir tehcir olduğunu, tehcir sürecinde yaşanmış kimi olumsuzlukların Ermeni katliamlarına bir tepkiden öte olmadığını, asıl katliamı Doğu’da Ermenilerin yaptığını, bu ispatlayan çoluk, çocuk Türklere ait pek çok toplu mezarlar bulunduğunu ifade etmesine rağmen kasıtlı olarak batı dünyasınca görmezden gelinmektedir. Bu iddialar konusunda Türkiye haklıdır, alnı aktır. Pek çok mecrada öfke ve panik havasına girilerek batının duymazdan geldikleri ‘biz soykırım yapmadık’ açıklamaları yeterince yapıldığından bu yazıda tüm batı devletlerinin sömürgeci geçmişlerinin, kanlı tarihlerinin bir parçası olan masum halkların katledilmesi gerçeğinin ABD ayağının bir dökümünü yapmak uygun olacaktır diye düşünüyorum. Herkesi asılsız iddialarla suçlamayı maharet sanan ABD’ye kanlı tarihlerini göstererek ‘yahu katil Yanki bozuntuları, bir bak asıl sen kimsin?’ demek yerinde olacaktır. ABD 1776 yılında devlet olarak tarih sahnesine çıkmış, ancak iki asırı biraz geçmiş kısacık geçmişlerinde dünya tarihinin görmediği kadar çok katliamlara sebep olmuşlardır. Elbette İngiltere, Fransa ve Almanya, Rusya vs. gibi tüm devletlerin dehşet katliamlarını yazmaya kalksak sayfalar yetmez, ki zaten Amerikan katliamlarını da ancak kısa kısa değinmek durumunda kaldım. Farklı yer ve kaynaklarda çoğunuzun da duyduğu bu ABD katliamlarını topluca görmek insanı inanın dehşete düşürmektedir. İşte ABD’nin masumların kanları ve acıları üzerine kurulu kısacık tarihinden kanlı bir doküman;   •          Amerika kıtasının keşfedildiği süreçte 70 milyon Kızılderili kendi topraklarında katledildi. ABD katledilen, soykırıma uğrayan Kızılderililerin kanları üzerinde onların toprakları üzerinde kuruldu. Kızılderililer katliamlar dahil sözde yardım amaçlı denilerek dağıtılan hastalık bulaştırılmış battaniyeler gibi tarihin ilk biyolojik silahları kabul edilebilecek yöntem ile de yok edilmişlerdir.   •          16’ncı yüzyılla 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar toplamda 15 milyon Afrikalı köleleştirilerek Amerika Kıtası’na getirildi. Otuz beş milyon Afrikalı işkence ve kötü muamele neticesinde hayatını kaybetti. Kurulduktan sonra uzun süre siyahîleri köle olarak kullanan ABD milyonlarca siyahînin ölümünden sorumlu olduğu gibi günümüzde de hala siyahîlere yaptıkları zulümlere ve katliam gibi cinayetlere şahit olmaya devam ediyoruz. Ancak sözde medeni devletlerinin hiç birisinden ses çıkmamaktadır.   •          ABD, 1945 yılında Japonya’da çoluk çocuk, bebek, kadın demeden iki büyük şehrine iki atom bombası atarak 350 bin kişinin ölmesine ve binlerce insanın da sakat kalmasına sebep olduğu gibi kanserojen artçı etkileri sonraki nesilleri de öldürmeye devam etmiştir.   •          1945 senesinde Almanya’nın Saksonya Eyaleti’nin başkenti olan Dresden kentine üç gün süreyle havadan bomba yağdıran ABD, çocuk ve kadınların çoğunlukta olduğu 200 bin kişiyi öldürdü.   •          1950’de Amerikan savaş uçakları tarafından üç sene boyunca bombalanan Kuzey Kore’de dört milyona yakın insan öldü.   •          1950 yılında Guatemala’da CIA, destekli darbe sırasında 200 bin sivil Guatemalalı öldürüldü.   •          1950-1959 yılları arasında Küba’da 60 bin kişi ABD destekli Batista birliklerince katledildi.   •          1962-1975’de ABD, Vietnam Savaşı boyunca üç milyon Vietnamlı sivil hayatını kaybetmesine sebep oldu. Vietnam savaşında ABD, sivil halk üzerinde zehirli portakal gazı kullanarak soykırım yaptı.   •          ABD, 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı olarak adlandırılan savaşta Irak’ı işgal ederken çok sayıda katliama da imza attı. Irak’a altı haftada 85 bin ton bomba atıldı. Savaşta 113 bin sivil Iraklı öldü, binlerce Müslüman kadının ırzına geçildi.   •          11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Beyaz Saray’ı hedef alan ABD’nin bizzat yetiştirdiği teröristlerin şaibeli (ABD’nin bu işe İslam coğrafyasına saldırmak amacıyla bilinçli yol verdiğine ilişkin ciddi komplo teorileri vardır) saldırılardan sonra Amerika, Afganistan’ı işgal etti. 2001 yılında el-Kaide’nin saldırısına karşılık olarak Amerika, bu işgal sırasında Afganistan’da 150 bin sivilin ölmesine yol açtı.   •          ABD’nin yardım sağladığı ve silahlandırdığı İsrail hükümeti, yüz binlerce Filistinliyi öldürdü. İsrail, ABD desteğiyle Filistinlilerin üzerine korkunç bir ırk ayrımı ve yerleşim rejimi dayatmaya devam ediyor.   •          2011-2018’de ABD, Orta Doğu politikası kapsamında Suriye ve Irak için silahlandırdığı PKK-PYD ve DAEŞ terör örgütlerini kullanarak bölgede yüz binlerce insanın ölmesine ve beş milyonu geçen kişini ülkelerini terk etmesine neden oldu.   •          Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdılar. Savunmasız insanların sığındığı Dresden kentine intikam amacıyla uygulanan bombardıman sırasında 3 bin 900 ton tahrip gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. Bu yok etme harekâtında çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü. Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan atom bombaları sonucu 135 bin kişinin öldüğü gerçeği Dresden'e uygulanan soykırımın büyüklüğünü gözler önüne serdi.   •          Felluce'de 1500 sivilin sokaklarda öldürülüp çürümeye terk edildi, cesetlerin köpekler tarafından yenilmeye başlandı ve 250 bin kişi bölgeden sürüldü. Bununla yetinmeyen ABD, Irak’a özgürlük getirme bahanesiyle, 100 binin üstünde sivil halkı, katletti. Fransız, İngiliz ve Almanlar başta olmak üzere bütün AB ülkelerinin Felluce soykırımı karşısında kayıtsız kalmışlardır. Birleşmiş Milletler de kendi soykırım tanımına giren insanlık suçlarına karşı ses çıkarmamıştır.             Kısacık tarihinde doğrudan olduğu kadar dolaylı destekleri ile de sebebiyet verdiği daha nice kanlı katliamlar da olan Amerikan Devletinin günahları saymakla bitmez. ABD’nin bir zamanlar resmi devlet politikası olan Kızılderili soykırımı, Nazi Almanyası’nda Yahudilere karşı uygulanan soykırımdan çok daha büyük bir soykırımdı. ABD’nin resmi makamları Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödül vaat ederek vatandaşlarını Kızılderili öldürmeye dahi teşvik etmişti. Amerika Birleşik Devletleri demek esasında ve özünde inanın dünya uygarlıklarının ve kültürlerinin yıkımını demektir, ki Amerika’nın ayak bastığı her yerde durum bu olmuştur. Mazlumların kanlarını dökerek ve sömürerek büyüyen bu katil devlet, sözde “demokrasi, insan hakları ve özgürlük” vaatleriyle kendi zihniyetini, sömürü düzenini, politikasını ön plana çıkartıp sinsi sömürge planlarını acımasızca sürdürmeye devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri tarihi demek gerçekte tam anlamıyla işgallerin, savaşların, soykırımların, işkencelerin, haksızlıkların, kan ve gözyaşının tarihi demektir. ABD,  tüm dünyaya sözde barış ve özgürlük vaadiyle kan, gözyaşı, acı ve ölüm getirerek hedef aldığı ülkeleri önce kaosa sürükleyip sonra bölünmelerine yol açarak bölgeleri kontrolü altına alıyor ve akabinde bölgedeki tüm zengin doğal kaynak yataklarını ele geçiriyor. Şu ana kadar yaptığı tüm işgal ve soykırımlarından da anlaşıldığı üzere ABD, dış politikasını kendi çıkarları ile odaklı tamamen yalana dayalı “İnsan Hakları, Özgürlük ve Adalet “sloganlarıyla kan, gözyaşı, acı ve soykırımlar yaparak gerçekleştirmiştir. ABD menfaatleri için Kızılderilileri yok etmeyi, Afrikalıları köle olarak kullanmayı, atom bombası ve kimyasal silahlar kullanarak çoluk, çocuk, yaşlı, kadın demeden katliamlar yapmayı, ülkelerdeki etnik gruplardan faydalanarak onları birbirine düşürmeyi, kardeş kavgalarına sebep olup destekleyip kışkırtmayı sinsice yaparken ( ülkemiz de bu sinsi planların çoğunu yaşamıştır ), bir yandan da dünyaya şirin görünmeye çalışarak Birleşmiş Milletler ve NATO, İnsan hakları örgütleri, gibi muhtelif teşkilatları da kılıf olarak kullanmıştır. Dileğimiz tüm ezilen dünya milletlerinin zalim ve katil Amerika’ya karşı birlik ve dayanışma içerisinde karşı durabileceği, tüm sinsi emperyalist oyunları bozabileceği güç ve iradeye tez zamanda kavuşmaları ve özgürleşmeleridir.   “Beyaz adam geldiğinde, bizim topraklarımız, onların ellerinde İncil vardı. İncil’i verip bizi uyuttular; gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimizde, topraklarımız onlardaydı” Jomo Kenyatta    Av. Bülent DEMİRBAŞ                 

Türkiye hararetle ABD Başkanı Biden’in 1915 olaylarına ilişkin sözde ‘soykırım’ ifadesini tartışmaya devam ediyor.  Başkan Biden’den önceki tüm ABD başkanları, bir NATO müttefiki ve Ortadoğu'nun önemli bir gücü olarak gördüklerini ifade ettikleri Türkiye ile ilişkilerin bozulmaması gayesiyle her 24 Nisan’da, 1915 olayları için “Ermeni soykırımı” yerine, “felaket” veya “tarihin karanlık dönemi” gibi ifadeler kullanmayı tercih ediyorlardı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yeni Başkanı Joe Biden, 1915 olaylarını 'Ermeni Soykırımı' olarak tanımlayarak bu geleneği Türkiye ilişkileri bozmayı hiç çekinmeden göze alarak bozdu. Başkan Biden, 24 Nisan'da yaptığı yazılı açıklamada, "Amerikan halkı, 106 yıl önce bugün başlayan soykırımda hayatını kaybeden tüm Ermenileri onurlandırıyor" ifadelerini kullanarak, güya Türkiye’yi de teskin için "Tarihi onaylıyoruz. Bunu suçlamak için değil, asla tekrarlanmamasını sağlamak için yapıyoruz." Şeklinde bir açıklamada bulundu.  Bu açıklama başta yıllardır bu yönde yoğun lobi ve propaganda yapan diaspora Ermenileri olmak üzere tüm Türk düşmanlarında sevinçle karşılandı. Türkiye her kademeden cevap vermesine rağmen KKTC, Azerbaycan, Pakistan ve Türk Dünyası devletleri organizasyonu olan Türk Keneşi/Konseyi dışında maalesef bir destek bulamadı. Türkiye’nin arşivlerini yıllardır herkese açtığını, o dönem yaşanan gerçeklerin savaş halindeki Osmanlıya saldırı ve katliamlar yapan Ermeniler aleyhine haklı bir savunma amaçlı bir tehcir olduğunu, tehcir sürecinde yaşanmış kimi olumsuzlukların Ermeni katliamlarına bir tepkiden öte olmadığını, asıl katliamı Doğu’da Ermenilerin yaptığını, bu ispatlayan çoluk, çocuk Türklere ait pek çok toplu mezarlar bulunduğunu ifade etmesine rağmen kasıtlı olarak batı dünyasınca görmezden gelinmektedir. Bu iddialar konusunda Türkiye haklıdır, alnı aktır. Pek çok mecrada öfke ve panik havasına girilerek batının duymazdan geldikleri ‘biz soykırım yapmadık’ açıklamaları yeterince yapıldığından bu yazıda tüm batı devletlerinin sömürgeci geçmişlerinin, kanlı tarihlerinin bir parçası olan masum halkların katledilmesi gerçeğinin ABD ayağının bir dökümünü yapmak uygun olacaktır diye düşünüyorum. Herkesi asılsız iddialarla suçlamayı maharet sanan ABD’ye kanlı tarihlerini göstererek ‘yahu katil Yanki bozuntuları, bir bak asıl sen kimsin?’ demek yerinde olacaktır. ABD 1776 yılında devlet olarak tarih sahnesine çıkmış, ancak iki asırı biraz geçmiş kısacık geçmişlerinde dünya tarihinin görmediği kadar çok katliamlara sebep olmuşlardır. Elbette İngiltere, Fransa ve Almanya, Rusya vs. gibi tüm devletlerin dehşet katliamlarını yazmaya kalksak sayfalar yetmez, ki zaten Amerikan katliamlarını da ancak kısa kısa değinmek durumunda kaldım. Farklı yer ve kaynaklarda çoğunuzun da duyduğu bu ABD katliamlarını topluca görmek insanı inanın dehşete düşürmektedir. İşte ABD’nin masumların kanları ve acıları üzerine kurulu kısacık tarihinden kanlı bir doküman;

 

•          Amerika kıtasının keşfedildiği süreçte 70 milyon Kızılderili kendi topraklarında katledildi. ABD katledilen, soykırıma uğrayan Kızılderililerin kanları üzerinde onların toprakları üzerinde kuruldu. Kızılderililer katliamlar dahil sözde yardım amaçlı denilerek dağıtılan hastalık bulaştırılmış battaniyeler gibi tarihin ilk biyolojik silahları kabul edilebilecek yöntem ile de yok edilmişlerdir.

 

•          16’ncı yüzyılla 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar toplamda 15 milyon Afrikalı köleleştirilerek Amerika Kıtası’na getirildi. Otuz beş milyon Afrikalı işkence ve kötü muamele neticesinde hayatını kaybetti. Kurulduktan sonra uzun süre siyahîleri köle olarak kullanan ABD milyonlarca siyahînin ölümünden sorumlu olduğu gibi günümüzde de hala siyahîlere yaptıkları zulümlere ve katliam gibi cinayetlere şahit olmaya devam ediyoruz. Ancak sözde medeni devletlerinin hiç birisinden ses çıkmamaktadır.

 

•          ABD, 1945 yılında Japonya’da çoluk çocuk, bebek, kadın demeden iki büyük şehrine iki atom bombası atarak 350 bin kişinin ölmesine ve binlerce insanın da sakat kalmasına sebep olduğu gibi kanserojen artçı etkileri sonraki nesilleri de öldürmeye devam etmiştir.

 

•          1945 senesinde Almanya’nın Saksonya Eyaleti’nin başkenti olan Dresden kentine üç gün süreyle havadan bomba yağdıran ABD, çocuk ve kadınların çoğunlukta olduğu 200 bin kişiyi öldürdü.

 

•          1950’de Amerikan savaş uçakları tarafından üç sene boyunca bombalanan Kuzey Kore’de dört milyona yakın insan öldü.

 

•          1950 yılında Guatemala’da CIA, destekli darbe sırasında 200 bin sivil Guatemalalı öldürüldü.

 

•          1950-1959 yılları arasında Küba’da 60 bin kişi ABD destekli Batista birliklerince katledildi.

 

•          1962-1975’de ABD, Vietnam Savaşı boyunca üç milyon Vietnamlı sivil hayatını kaybetmesine sebep oldu. Vietnam savaşında ABD, sivil halk üzerinde zehirli portakal gazı kullanarak soykırım yaptı.

 

•          ABD, 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı olarak adlandırılan savaşta Irak’ı işgal ederken çok sayıda katliama da imza attı. Irak’a altı haftada 85 bin ton bomba atıldı. Savaşta 113 bin sivil Iraklı öldü, binlerce Müslüman kadının ırzına geçildi.

 

•          11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Beyaz Saray’ı hedef alan ABD’nin bizzat yetiştirdiği teröristlerin şaibeli (ABD’nin bu işe İslam coğrafyasına saldırmak amacıyla bilinçli yol verdiğine ilişkin ciddi komplo teorileri vardır) saldırılardan sonra Amerika, Afganistan’ı işgal etti. 2001 yılında el-Kaide’nin saldırısına karşılık olarak Amerika, bu işgal sırasında Afganistan’da 150 bin sivilin ölmesine yol açtı.

 

•          ABD’nin yardım sağladığı ve silahlandırdığı İsrail hükümeti, yüz binlerce Filistinliyi öldürdü. İsrail, ABD desteğiyle Filistinlilerin üzerine korkunç bir ırk ayrımı ve yerleşim rejimi dayatmaya devam ediyor.

 

•          2011-2018’de ABD, Orta Doğu politikası kapsamında Suriye ve Irak için silahlandırdığı PKK-PYD ve DAEŞ terör örgütlerini kullanarak bölgede yüz binlerce insanın ölmesine ve beş milyonu geçen kişini ülkelerini terk etmesine neden oldu.

 

•          Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdılar. Savunmasız insanların sığındığı Dresden kentine intikam amacıyla uygulanan bombardıman sırasında 3 bin 900 ton tahrip gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. Bu yok etme harekâtında çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü. Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan atom bombaları sonucu 135 bin kişinin öldüğü gerçeği Dresden'e uygulanan soykırımın büyüklüğünü gözler önüne serdi.

 

•          Felluce'de 1500 sivilin sokaklarda öldürülüp çürümeye terk edildi, cesetlerin köpekler tarafından yenilmeye başlandı ve 250 bin kişi bölgeden sürüldü. Bununla yetinmeyen ABD, Irak’a özgürlük getirme bahanesiyle, 100 binin üstünde sivil halkı, katletti. Fransız, İngiliz ve Almanlar başta olmak üzere bütün AB ülkelerinin Felluce soykırımı karşısında kayıtsız kalmışlardır. Birleşmiş Milletler de kendi soykırım tanımına giren insanlık suçlarına karşı ses çıkarmamıştır.

 

          Kısacık tarihinde doğrudan olduğu kadar dolaylı destekleri ile de sebebiyet verdiği daha nice kanlı katliamlar da olan Amerikan Devletinin günahları saymakla bitmez. ABD’nin bir zamanlar resmi devlet politikası olan Kızılderili soykırımı, Nazi Almanyası’nda Yahudilere karşı uygulanan soykırımdan çok daha büyük bir soykırımdı. ABD’nin resmi makamları Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödül vaat ederek vatandaşlarını Kızılderili öldürmeye dahi teşvik etmişti. Amerika Birleşik Devletleri demek esasında ve özünde inanın dünya uygarlıklarının ve kültürlerinin yıkımını demektir, ki Amerika’nın ayak bastığı her yerde durum bu olmuştur. Mazlumların kanlarını dökerek ve sömürerek büyüyen bu katil devlet, sözde “demokrasi, insan hakları ve özgürlük” vaatleriyle kendi zihniyetini, sömürü düzenini, politikasını ön plana çıkartıp sinsi sömürge planlarını acımasızca sürdürmeye devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri tarihi demek gerçekte tam anlamıyla işgallerin, savaşların, soykırımların, işkencelerin, haksızlıkların, kan ve gözyaşının tarihi demektir. ABD,  tüm dünyaya sözde barış ve özgürlük vaadiyle kan, gözyaşı, acı ve ölüm getirerek hedef aldığı ülkeleri önce kaosa sürükleyip sonra bölünmelerine yol açarak bölgeleri kontrolü altına alıyor ve akabinde bölgedeki tüm zengin doğal kaynak yataklarını ele geçiriyor. Şu ana kadar yaptığı tüm işgal ve soykırımlarından da anlaşıldığı üzere ABD, dış politikasını kendi çıkarları ile odaklı tamamen yalana dayalı “İnsan Hakları, Özgürlük ve Adalet “sloganlarıyla kan, gözyaşı, acı ve soykırımlar yaparak gerçekleştirmiştir. ABD menfaatleri için Kızılderilileri yok etmeyi, Afrikalıları köle olarak kullanmayı, atom bombası ve kimyasal silahlar kullanarak çoluk, çocuk, yaşlı, kadın demeden katliamlar yapmayı, ülkelerdeki etnik gruplardan faydalanarak onları birbirine düşürmeyi, kardeş kavgalarına sebep olup destekleyip kışkırtmayı sinsice yaparken ( ülkemiz de bu sinsi planların çoğunu yaşamıştır ), bir yandan da dünyaya şirin görünmeye çalışarak Birleşmiş Milletler ve NATO, İnsan hakları örgütleri, gibi muhtelif teşkilatları da kılıf olarak kullanmıştır. Dileğimiz tüm ezilen dünya milletlerinin zalim ve katil Amerika’ya karşı birlik ve dayanışma içerisinde karşı durabileceği, tüm sinsi emperyalist oyunları bozabileceği güç ve iradeye tez zamanda kavuşmaları ve özgürleşmeleridir.

 

“Beyaz adam geldiğinde, bizim topraklarımız, onların ellerinde İncil vardı. İncil’i verip bizi uyuttular; gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimizde, topraklarımız onlardaydı”

Jomo Kenyatta 

  Av. Bülent DEMİRBAŞ                 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.