Yaklaşık 7 yıldır Kırşehir'de yayın hayatına devam eden Kırşehir Haber Türk , vatandaşların da teveccühü ile en çok okunan ve takip edilen medya haline geldi.Kırşehir Haber Türk sadece Kırşehir sınırları içerisinde de kalmayıp başta il dışında yaşayan Kırşehirliler olmak üzere yüzbinlerce vatandaşın ziyaret ettiği bir platform haline geldi.Hal böyle olunca farklı kesimlerin hedef aldığı Kırşehir Haber Türk'e yönelik açılan davalar arasında Ciner Medya Grup tarafından açılan ''Marka'' davası da yer aldı.   YEREL MAHKEME CEZA VERDİ ÜST MAHKEME BERAAT Bünyesinde Habertürk, Show TV, Bloomberg HT gibi önemli gazete ve televizyon kanalları bulunan Ciner Medya'nın Kırşehir Haber Türk imtiyaz sahibi Ömer Duran'a açtığı dava sonuçlandı ve onandı.Daha önce verilen takipsizlik kararına itiraz eden Ciner Medya ile uzlaşma sağlanamayınca Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmış ve yerel mahkeme Kırşehir Haber Türk imtiyaz sahibi Ömer Duran'ı cezalandırmıştı.Yerel mahkeminin kararını bozan üst mahkeme ise Ömer Duran hakkında beraat kararı verdi ve karar onandı.   Kırşehir Haber Türk Avukatı Yaşasın Karaboğa   Söz konusu dava sürecine ilişkin bilgi veren Kırşehir Haber Türk'ün avukatı Yaşasın Karaboğa şu ifadelere yer verdi ; ''Müvekkilimiz ve bizim adımıza zorlu bir yargılama süreci bölge adliye mahkemesinden almış olduğumuz beraat kararı ve kararın kesinleşmesi ile beraber, yargılama süreci beklediğimiz doğrultuda nihayete ermiş bulunmaktadır. Tabiki de Ciner Medya'nın büyüklüğü göz önüne alındığında kolay bir süreç olmayacağı aşikardı. Nitekim de zorlu bir süreç oldu. Yargılama süreci, Ciner Medya'nın müvekkilimi şikayet ile başlamıştı. İlk soruşturma dosyası takipsizlikle sonuçlansa da sulh ceza hakimliğine yapılan itirazın kabulü ile müvekkil aleyhinde iddianame tanzim olmuştur.   Yargılama sürecinde savunmalarımızın temel dayanağını ; Kırşehir ibaresinin ayırt edici unsur olduğu , logoda ise kalpaklı Atatürk fotoğrafının olması nedeniyle iki marka arasında benzerlik olmadığı , bariz şekilde birbirinden farklı olan iki markanın olduğu hususları teşkil etmekteydi. Dolayısıyla marka hakkına tecavüz suçunun oluşmadığı yönündeydi.   Maalesef yerel mahkeme savunmalarımıza itibar etmeyerek müvekkilin cezalandırılmasına dair karar verdi. Bu kararın hukuka aykırı bir karar olduğu düşüncesi ile istinaf kanun yoluna başvurumuzu yaptık. İstinaf merci ise savunmalarımız doğrultusunda ‘kırşehir’ ibaresinin bariz bir biçimde farklılığı yansıttığı, kalpaklı Atatürk fotoğraflı logonun kullanımı ile görsel bir benzerlik bulunmadığının açık olduğu gerekçeleri ile müvekkilimin beraatine dair karar verdi. Bizim için sevindirici olan bu karar aynı zamanda adalet duygusunu hissedemediğimiz son zamanlarda adalete olan inancımızı kaybetmememiz gerekliliğini pekiştiren de bir karar oldu.''