Prof.Dr. Seyfi Kulaksız Kimdir ?

BİLİM 03.07.2021 - 19:12, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Prof.Dr. Seyfi Kulaksız Kimdir ?

Kırşehir Belediyesi Meclis Toplantısında Prof. Dr. Seyfi Kulaksız'ın isminin uygun görülen bir cadde , sokak veya parka verilmesi kararlaştırılmıştı.Peki Prof. Dr. Seyfi Kulaksız Kimdir ?

Neşet Ertaş Kültür ve Sanat merkezinde yapılan Temmuz Ayı Meclis toplantısında ; Kırşehir Belediyesi hemşehrimiz olan Prof. Dr. Seyfi Kulaksız'ın isminin uygun cadde , sokak veya parka verilmesini kararlaştırmıştı.AK Partili meclis üyelerinden bazıları ise Prof. Dr. Seyfi Kulaksız'ın ''kim'' olduğu ile ilgili soru yönelttiler.Biz de sizler için Prof. Dr. Seyfi Kulaksız ile ilgili bilgileri derledik.     Seyfi Kulaksız, Hacettepe Üniversitesinde maden mühendisliği başkanlığı ve otuz tane mühendislik fakültesinin bağlı bulunduğu fen bilimler enstitü müdürlüğü, ayrıca okul müdürlüğü yapmış bir Türk düşünürü.Mermer üzerine yazdığı ders kitapları halen dünya üniversitelerinde okutulmaktadır. Geçmiş yıllarda Kırşehir’de yüksek okul açmış ve tam 2000 öğreniciye eğitim verdirmiştir. Yıllar sonra bu yüksek okul ahi evren üniversitesine alt yapı olmuştur. Kırşehirliler kendilerini aydınlatan profesörlerini unutmamış ve adını bir caddeye vermişlerdir. Ayrıca ismi ; Kaman ilçesinde bir bulvar, Yelek belediyesinde de bir sokağa ve Akpınar ilçesi Büyükoba beldesine konmuştur. Bunun başlıca nedenlerinden biri 1998 yılında Hacettepe üniversitesine bağlı olarak dört bölüm ve 160 öğrenci ile Kaman’a Meslek yüksek okulu açılmasına katkı sağlamasıdır. Afyon üniversitesinde davet üzerine konferans verdiği konu Türkiye’nin yer altı zenginlikleri ile ilgiliydi.     Profesörün üç önemli ilkesi vardır. Onun olduğu yerde , para, siyaset ve futbol konuşulmaz. Öğrencilerine sorular sorar, konu verir ve siz araştırın ve inceleyin der. Aynı şeyi okurlarından da ister. Asıl söylemi : “Hangi konu ilginizi çekerse onu araştırın” demesidir.   KONUŞMA VE KONFERANSLARINDAN   Seyfi Kulaksız özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki 10 yılı incelerken, Atatürk’ün nasıl büyük bir adım attığının altını çizer. 10 yılda Türkiye 100 yıl ileri gitti, Tam 1257 esere imza atılmıştır. Bunlar içinde başı çeken demiryollarıdır. Ülkeye 3028 km demiryolu döşenmiştir. Böylece ulaşım standardı üst seviyelere ulaşmıştır. Büyük Atatürk önceki dönemlerde evlerinden bile sokağa çıkmaları bir olay olan Türk kadınlarını değerlendirmiş ve onlara seçme ve seçilme hakkını vererek dünya üstünde de takdir edilecek bir eylem gerçekleştirmiştir. Tüm bunları yaparken karşısında bir çok düşman bulmuş Ona engel olmak için bir çok oyun tezgahlanmıştır. Suikast teşebbüsleri Şeyh Said , Saidi Nursi , Dersim isyanı, parti içi muhalefetler. Ayrıca yıpratma çalışmaları nedeniyle gelen hastalıklar, şüpheli zehirlenmeler. Önemli olan onun yaptıklarını yok etmektir. Yeni doğan Türkiye’nin önünü kesmek, Türklere bu fırsatı vermemektir. Atatürk’e karşı yapılanların muhakkak iyi araştırılması gerekir. Böylece onunla ilgili karanlıkta kalan gizem aydınlığa çıkabilir.     Kulaksız bir başka konferansında şunları anlatmıştı : “1930 yılında Kırıkkale askeri fabrikası açıldı, çamurlu bir tarladan geçilip gidecek başka bir yol yoktu. İşçiler civar köylerden eşeklerle gelip dönebiliyorlardı. Yol üç saate yakın zaman alıyor, çalışanlar da bu konuda bilgili olmadıklarından randıman düşük kalıyordu. Bu fabrikadan önce orada 1929 yılında vasıflı çelik üretecek bir fabrika açılmıştı, ancak elde ne maden ne de metalürji mühendisi vardı. Büyük savaşlardan sonra Türkiye’de tahsilli kimse kalmamış, cephelerde vuruşanlar eğitimlerini bırakmak zorunda kalmışlardı. İşçilerin okuma yazması da yoktu. Yöneticiler düşünüp taşındılar ve Skoda fabrikalarında ustabaşı olarak çalışmış Harlas adında bir emekliyi Türkiye’ye getirdiler. Ustabaşı gerçekten de maharetli bir kişiydi, kısa zamanda herkesi yönlendirdi ve 4.haziran.1932’de ilk çelik üretildi. Ne yazık ki Bayındırlık bakanı bu çeliğin kalitesine inanmıyor bu yüzden sipariş de vermiyordu. Kırkkale’deki yöneticiler kendisi ile uzun görüşmelerden sonra ürettikleri çeliğin kalitesini saptamak için bunları Almanya’dan gelen çelik raylarla birlikte İşveç’e gönderilmesini rica ettiler. Bayındırlık bakanı ikna oldu ve malzeme İsveç’e gönderildi. Oradan gelen rapor ise herkesi şaşırttı. Kırıkkale’de üretilen raylar Alman raylarından dört misli daha dayanaklıydı. Köylüden dönme Türk işçileri büyük bir başarıya ulaşmışlardı. 1936 yılında “Böyle şey olamaz” diye dünya ayağa kalktı. Ama oldu işte. Türkler kendi işlerini kendileri görebiliyorlardı artık. Demiryollarını 3208 km’ye çıkardılar. Bu raylar şimdi bile hizmet veriyor. Gelelim günümüze, 2000 ila 2012 arasında sadece 1086 km. ray yapabildik. Mühendislerimiz, sermayemiz varken neden bu duruma geldik ? Çünkü demiryolu kara taşımacığı sektörünün önünü kesiyordu. Rant o taraftaydı ve demiryolu üretimini yapmak kimsenin işine gelmiyordu. Haydi bunu geçelim. Peki neden kendi uçaklarımızı kendimiz yapmıyoruz diye düşünelim . Bu kadar kalifiye elemanımız var ve biz uçakları ABD’den satın alıyoruz. Atatürk döneminde Eskişehir uçak fabrikasında uçak üretiyorduk. Şimdi niye üretmiyoruz ? Bunun da nedeni dış pazarlara bağımlılıktan geçer. Büyük rakamların döndüğü bu pazarlara el atmak fırsatını vermezler.   Bugün ülkemizde çok maden var. Bazıları tespit edilmemiştir. Çünkü bunların elde edilebilmesi için yeterli para ve teknolojimiz yoktur. Ama bu konun muhakkak ele alınması gerekir. Clinton Türkiye için : “21’ci yüzyılın kaderini Türkiye belirleyecek.”derken bizlere şirin gözükmek için söylemedi bu cümleyi. Türkiye’nin maden zenginliklerini ABD çok iyi biliyordu. Bugüne kadar Güney Afrika’daki ırkçı, Ortadoğuda’ki köhne rejimlere ve diktatörlere neden göz yumulmuştu acaba ? Nedeni oralardaki doğal zenginliklerdi ve ABD bundan yararlanmayı çok iyi biliyordu. Bakın bizim doğudaki yerlerimize kimler talip ? Ermenler hangi bölgemizi ister, Terör örgütü haritasında nereyi gösterir ? Oralara baktığınızda bizim doğal zenginliklerimizi görürsünüz. Türkiye’nin daha ileri gitmesi için verilen uğraşlara 1990’lardan bu yana çeşitli propagandalarla set çekildi. Ülkemizin savrulması için çok uğraşıldı.. Avrupalılar Türkler göçerdir, aptaldır, domuz eti yemedikleri için beyinleri çalışmaz diyerek bir propaganda sistemi ürettiler. Yurtseverliği, özgüven duygusunu yıkıp, insanlarımızı ayrıştırmayı, mezhep kavgaları çıkartmayı ve bizi yıkmayı hedeflediler.Basınımızda köşe yazarlarına kadar ulaştılar. Böylece kendine güvenemeyen insanlardan oluşan bir ülke olma yoluna itildik. Şimdi tek bir hedefimiz olmalı. Kulağımızı bunlara kapatıp çalışmak,çalışmak, çalışmak ! Atatürk :”kendin için değil, ülken için çalış !” demişti..   TÜRK DİLİ ÜZERİNE Prpfesör Seyfi Kulaksız bir başka konferansında da Türk Dili üzerine düşüncelerini genç kuşaklar aktarmıştı. İşte bu konuşmasından bazı pasajlar. “Türkçe dünyanın en kolay dilidir. Çünkü yazıldığı gibi okunan dünyadaki tek dildir. Türkçe ses bayrağımızdır, mukaddes bir hazinedir ve süper bir dildir. Kutadgu Bilig’le başlayan Türk dili, uygarlığın en büyük temellerindendir. Dünyanın da her tarafına yayılmıştır. Birçok ülke bizim dilimizden sözcükleri kendi diline aktarmıştır. Elimizde böyle bir liste var. Biz kendi dilimizin değerini bilmiyoruz ve giderek daha kötü konuşup yazıyoruz. Bazı sözcüklerimiz ezile büzüle Amerikanlaştırıldı. Bir çok sözcük de yanlış yazılmaya başlandı. Bu konuda size birçok örnek verebilirim. “Herkes herkez oldu, domates, patates gibileri domatez, patatez gibi okundu. Olacak gibibir sözcük olucak diye yazılıp konuşuluyor. Maalesef oldu malesef. Tadını yerine Tedını çıkar diye bir reklam var her gün TVlerde bu rezaleti dinliyoruz. Daha o kadar çok var ki burada saatlerce örnek verebilirim. Şimdi bu durumlardan kurtulmanın yolunu söylemek istiyorum sizlere. Türkiye’nin bütün il, ilçe ve köylerinde Türkiye okuyor kampanyası düzenlemeliyiz. İmlayı herkese öğretmeliyiz. Yanlış konuşanı düzeltmeliyiz.   TÜRKLÜK VE TÜRK KAVRAMI Dünyada Türklere yurtluk etmemiş bir kıta yoktur. Her yere dağılmıştır Türk insanı. Peki Türk kavramı ülkemiz ve dünyadan neden silinmek isteniyor ? diye sorarsanız sizle tarihimizden örnekler verebilirim. Öncelikle tarihimizi biraz karıştırırsak Nevruz’un bir Türk bayramı olduğunu görürüz. Türkiye’de Şöyle bir 50 yıl geriye gitseniz, böyle bir bayramla ilgili hiçbir kayda ulaşamazsınız. Nedeni Türk’e ait bir bayramı başka bir etnik gruba mal ederek fitne çıkarmaktır. Tarihimizde Osmanlı malları üstünde gözü olanlar bize saldırdı. Çanakkale savaşı da bu yüzden çıktı. Bir üniversite dolusu genç savaş meydanlarında yitirildi ve kültürel düzeyde büyük bir darbe vuruldu. 1915 kuşağı “kayıp nesil” olarak tanımlanır. Yine Osmanlı’yı karıştırmak için Ermeni olayları çıkartıldı. Oysa o güne kadar Osmanlı’da Ermeniler sadık bir cemaatti. Üstelik siyasette, orduda görevlendiriliyor, paşalığa kadar terfi ediyorlardı. .Ermeni meselesi için basma kalıp iddiaları boş verin. Ortak bir tarih komisyonu, bilimsel bir disiplin içinde bu durumun aydınlanmasını sağlayacaktır. Böylece 1915 olayları da çözüme ulaşmış olur. Ortadaki çözümsüzlük de son bulur. Bugün Türkiye’de terör olaylarını kışkırtan ülkelere karşı 1 tl de olsa tazminat davası açmalıyız .AİHM’e başvurmalıyız.İnsanlık suçunda zaman aşımı diye bir şey yoktur. Tarihin en büyük hatası partizanlıktır . Parti liderlerine saldırmak, siyasetçileri idam etmek gibi yanlışlıklar Askeri darbeler yüzünden bu ülke çok zarar gördü. Biz kendi milletimize sahip çıkmalıyız ama ırkçı olarak değil. Vatan sevgisiyle. O zaman başarmayacağımız şey yoktur. Büyük devletler uzaydan madenlerin yerini tespit ediyorlar. Dünyayı kim dizayn ediyor ? İktidar ve muhalefeti kimler yaratıyor. Yanıtı belli. Büyük devletler… Ama bizim de dünya çapında yaptığımız şeyler var. Örneğin Türk Hava yolları dünyada 270 noktaya uçan bir havayolu haline geldi. Avrupa’da birinciliğe yükseldi. Demek ki yapınca oluyormuş. İnsanlığın düşmanı Irkçılıktır. Irkçılık, İnsanlık ayırımına neden olur. İnsanlık Vatandaşlık, bilgi, akıl, zekadan geçer. İyilik –kötülük kavramlarını da yaşar. Irkçılıktan kaçınmalıyız. Hepimizde ulusal sorumluluk ve vatan sevgisi duyguları var olmalıdır. Din ve mezhepleri ve etnik kimliklere yer vermemeliyiz. Onun yerine Türk sanatını (başta müzik olmak üzere), kültürünü ve dilini tanıtmalıyız. Ayrıca dünyanın en zengin mutfak kültürü Osmanlılarda vardı. Bu konuda da girişimlerimiz olmalıdır. Şunu da buraya ekleyeyim Osmanlılar hiçbir zaman kültür emperyalisti olmadılar.   BİZİ BİZDEN KORUMAK İran’da 82 milyon insanın 45 milyonu Türktür. Aralarında Azeri, Kırgız, Kazak, Ateşe tapanlar, Alevi ,Sünni, Hiç fark etmez, hepsi Farsçayı resmi dili olarak kabul etmiştir ve onu konuşur. Oysa bizde etnik bir grup kendi dilini dayatmakta ve ana dilimiz Türkçe’yi kabul etmemeye gayret etmektedir. Avrupa’da açtıkları ofislerle kendilerine bir sürü destekçi de bulmuşlardır. Bu durum Avrupa’nın işine gelmekte ve silah fabrikalarını devreye sokmalarının karından yararlanmaktadırlar. 50 yıldır süren savaş bizleri yıpratırken onlar keyiflerini sürdürürler. Gazetelerde haber yazılır, tarih yorumu değil. Tarihi tarihçilere bırakmak gerekir. Bazı köşe yazarları Türkiye’de her gün kötülüklerin haberciliğini yapmaktadırlar. Bunlardan bazıları dışarıdan mı beslemektedir ? “Tanrım sen bizi bizimkilerden koru. O zaman biz Avrupalı ve Amerikalılarla baş edebiliriz.” Yapacağımız şey , Avrupalıların dediğini değil de uygulamalarını örnek almaktır . Türkiye önüne gelenin hırpaladığı bir ülke olmamalıdır.Tarihten Türk kelimesini çıkarttıkları zaman Türk kalmaz diye düşünür bunlar.Topluma geçmişini unutturma ,kimliğini kaybettirme uğraşındadırlar. Gençlere tavsiyem hayatlarını planlamalarıdır. Planlı hayat insanı başarıya ulaştırır. Özellikle Mevlana’yı araştırmak gerekir. Mükemmel yapılan kaliteli yapılan her meslek kutsaldır. Her iş her meslek iyi ve güzeldir. Cephedeki askerin tuttuğu nöbet ne kadar kutsalsa, sokak ve caddelerimizin temizliğini yapan çöpçülerin , işçilerin de yaptığı iş o kadar kutsaldır. Sanayide makine mühendisliği konusuna el atmalı, makine mühendisliği fakülte ve üniversiteleri açılmalıdır. Dünyada her yerde 200 marka üretmeliyiz. Adını Türkuaz koyacağımız akülü ve elektrikli otomobil motorları üretmeliyiz. Türkiye’de Dünyada olmayan madenler vardır. Özellikle BOR, CONAR, SELENYUM önde gelir. Ayrıca kömür havzalarımız da çoktur. Uydudan büyük devletler bizim gibi birçok ülkenin yer altı zenginliklerini görüyorlardır. O yüzden bu kaynaklarımızı ve bizi pek rahat bırakmazlar. Her türlü zorluğa karşın bunlara direnmeli ve kendi madenlerimize kendimiz sahip çıkmalıyız. Barajlarda daönde olmalıyız. Daha 40 baraj yapabiliriz ülkemizde. IRKÇILIK VE MEZHEPÇİLİĞİ ORTADAN KALDIRMALIYIZ Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyetin tüm yaptırımlarını sürdürmeliyiz. Irkçılık ve mezhepçiliği silmeliyiz. Yeni dünyanın teknolojisine uyum sağlamalı ve özellikle biz de bunların üretimine geçmeliyiz. Dünyanın her tarafında Göz ve Diş okulları açmalıyız. Bu konuda bize güvenileceğini en iyisini bizim yapabileceğimizi onlara kanıtlamalıyız. Türkiye’de çok müzelerimiz var. Hepsi tarihle ilgilidir. Bunlar yanında tüm buluşlarımızı içeren , dünyaya örnek bilim ve teknoloji üreten müzeler kurmalıyız. Gezilmesi de üç gün sürmelidir. Böylece hem oldukları yerin turizmine katkıda bulunulmuş, hem de müzelerde sergilenen malzemelerin tanıtımı yapılmış olur. Sevgili arkadaşlar sizler de bulun araştırın bulunduğunuz yerin sorunları, yaşadığınız yerin geleceğini yönlendirecek projeler üretin.”   TÜRK DİLİ Türk dili çeşitli uygulamalarla dünya sahnesinden kaldırılmaya çalışılıyor. Son yüzelli yıldır üç yüz altmıştan fazla Türk boyu arasında birbiriyle anlaşamayacak sözcükler üretilmiştir. Bazı Türk boylarında üç ya da dört alfabe değişikliği yapılmıştır. Türkler tarih boyunca 16 tane dev gibi imparatorluk kurmuş, bunların yanında da yüzlerce beylik ve hanlık , 2000 kadar da Şehir devleti oluşturulmuşlardır. Bunlarda altı tane din değişikliği göze çarpar. Aslında dünya dili olacak Türkçe’yi bu mertebeye çıkartmak için neden bir çaba yoktur ? Oysa Türkçe bir çok dile girmiş , örneğin Hintçe’de 40, Türkmen, Özbek, Kırgız, Kazak dillerindeki birçok sözcüğü kim saptamıştır ? Hiç kimse. Nedeni böyle bir girişimde bulunacak kapasitede uzmanlarımız yok. Böyle bir isteğimiz de yok. Varsa yoksa İngilizce. Somali’de bir Türk öğretmen tek başına 700 kişiye İngilizce öğretiyor diye övünüyoruz. İyi de Türkiye ve Türk dili için kim ne yapıyor ? Niye bizim kendi kahramanımız ortalarda yok. Başkalarının diline gösterdiğimiz bu uğraşı niye kendi dilimiz için vermiyoruz ? Şimdi sizlere başka dillerde kullanılan Türkçe sözcüklerle ilgili ekte bir liste veriyorum.   Kaynak : Ada Gazetesi    
Kırşehir Belediyesi Meclis Toplantısında Prof. Dr. Seyfi Kulaksız'ın isminin uygun görülen bir cadde , sokak veya parka verilmesi kararlaştırılmıştı.Peki Prof. Dr. Seyfi Kulaksız Kimdir ?

Neşet Ertaş Kültür ve Sanat merkezinde yapılan Temmuz Ayı Meclis toplantısında ; Kırşehir Belediyesi hemşehrimiz olan Prof. Dr. Seyfi Kulaksız'ın isminin uygun cadde , sokak veya parka verilmesini kararlaştırmıştı.AK Partili meclis üyelerinden bazıları ise Prof. Dr. Seyfi Kulaksız'ın ''kim'' olduğu ile ilgili soru yönelttiler.Biz de sizler için Prof. Dr. Seyfi Kulaksız ile ilgili bilgileri derledik.

 

 

Seyfi Kulaksız, Hacettepe Üniversitesinde maden mühendisliği başkanlığı ve otuz tane mühendislik fakültesinin bağlı bulunduğu fen bilimler enstitü müdürlüğü, ayrıca okul müdürlüğü yapmış bir Türk düşünürü.Mermer üzerine yazdığı ders kitapları halen dünya üniversitelerinde okutulmaktadır. Geçmiş yıllarda Kırşehir’de yüksek okul açmış ve tam 2000 öğreniciye eğitim verdirmiştir. Yıllar sonra bu yüksek okul ahi evren üniversitesine alt yapı olmuştur. Kırşehirliler kendilerini aydınlatan profesörlerini unutmamış ve adını bir caddeye vermişlerdir. Ayrıca ismi ; Kaman ilçesinde bir bulvar, Yelek belediyesinde de bir sokağa ve Akpınar ilçesi Büyükoba beldesine konmuştur. Bunun başlıca nedenlerinden biri 1998 yılında Hacettepe üniversitesine bağlı olarak dört bölüm ve 160 öğrenci ile Kaman’a Meslek yüksek okulu açılmasına katkı sağlamasıdır. Afyon üniversitesinde davet üzerine konferans verdiği konu Türkiye’nin yer altı zenginlikleri ile ilgiliydi.

 

 

Profesörün üç önemli ilkesi vardır. Onun olduğu yerde , para, siyaset ve futbol konuşulmaz. Öğrencilerine sorular sorar, konu verir ve siz araştırın ve inceleyin der. Aynı şeyi okurlarından da ister. Asıl söylemi : “Hangi konu ilginizi çekerse onu araştırın” demesidir.

 

KONUŞMA VE KONFERANSLARINDAN

 

Seyfi Kulaksız özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki 10 yılı incelerken, Atatürk’ün nasıl büyük bir adım attığının altını çizer. 10 yılda Türkiye 100 yıl ileri gitti, Tam 1257 esere imza atılmıştır. Bunlar içinde başı çeken demiryollarıdır. Ülkeye 3028 km demiryolu döşenmiştir. Böylece ulaşım standardı üst seviyelere ulaşmıştır. Büyük Atatürk önceki dönemlerde evlerinden bile sokağa çıkmaları bir olay olan Türk kadınlarını değerlendirmiş ve onlara seçme ve seçilme hakkını vererek dünya üstünde de takdir edilecek bir eylem gerçekleştirmiştir. Tüm bunları yaparken karşısında bir çok düşman bulmuş Ona engel olmak için bir çok oyun tezgahlanmıştır. Suikast teşebbüsleri Şeyh Said , Saidi Nursi , Dersim isyanı, parti içi muhalefetler. Ayrıca yıpratma çalışmaları nedeniyle gelen hastalıklar, şüpheli zehirlenmeler. Önemli olan onun yaptıklarını yok etmektir. Yeni doğan Türkiye’nin önünü kesmek, Türklere bu fırsatı vermemektir. Atatürk’e karşı yapılanların muhakkak iyi araştırılması gerekir. Böylece onunla ilgili karanlıkta kalan gizem aydınlığa çıkabilir.

 

 

Kulaksız bir başka konferansında şunları anlatmıştı :

“1930 yılında Kırıkkale askeri fabrikası açıldı, çamurlu bir tarladan geçilip gidecek başka bir yol yoktu. İşçiler civar köylerden eşeklerle gelip dönebiliyorlardı. Yol üç saate yakın zaman alıyor, çalışanlar da bu konuda bilgili olmadıklarından randıman düşük kalıyordu. Bu fabrikadan önce orada 1929 yılında vasıflı çelik üretecek bir fabrika açılmıştı, ancak elde ne maden ne de metalürji mühendisi vardı. Büyük savaşlardan sonra Türkiye’de tahsilli kimse kalmamış, cephelerde vuruşanlar eğitimlerini bırakmak zorunda kalmışlardı. İşçilerin okuma yazması da yoktu. Yöneticiler düşünüp taşındılar ve Skoda fabrikalarında ustabaşı olarak çalışmış Harlas adında bir emekliyi Türkiye’ye getirdiler. Ustabaşı gerçekten de maharetli bir kişiydi, kısa zamanda herkesi yönlendirdi ve 4.haziran.1932’de ilk çelik üretildi. Ne yazık ki Bayındırlık bakanı bu çeliğin kalitesine inanmıyor bu yüzden sipariş de vermiyordu. Kırkkale’deki yöneticiler kendisi ile uzun görüşmelerden sonra ürettikleri çeliğin kalitesini saptamak için bunları Almanya’dan gelen çelik raylarla birlikte İşveç’e gönderilmesini rica ettiler. Bayındırlık bakanı ikna oldu ve malzeme İsveç’e gönderildi. Oradan gelen rapor ise herkesi şaşırttı. Kırıkkale’de üretilen raylar Alman raylarından dört misli daha dayanaklıydı. Köylüden dönme Türk işçileri büyük bir başarıya ulaşmışlardı. 1936 yılında “Böyle şey olamaz” diye dünya ayağa kalktı. Ama oldu işte. Türkler kendi işlerini kendileri görebiliyorlardı artık. Demiryollarını 3208 km’ye çıkardılar. Bu raylar şimdi bile hizmet veriyor. Gelelim günümüze, 2000 ila 2012 arasında sadece 1086 km. ray yapabildik. Mühendislerimiz, sermayemiz varken neden bu duruma geldik ? Çünkü demiryolu kara taşımacığı sektörünün önünü kesiyordu. Rant o taraftaydı ve demiryolu üretimini yapmak kimsenin işine gelmiyordu. Haydi bunu geçelim. Peki neden kendi uçaklarımızı kendimiz yapmıyoruz diye düşünelim . Bu kadar kalifiye elemanımız var ve biz uçakları ABD’den satın alıyoruz. Atatürk döneminde Eskişehir uçak fabrikasında uçak üretiyorduk. Şimdi niye üretmiyoruz ? Bunun da nedeni dış pazarlara bağımlılıktan geçer. Büyük rakamların döndüğü bu pazarlara el atmak fırsatını vermezler.

 

Bugün ülkemizde çok maden var. Bazıları tespit edilmemiştir. Çünkü bunların elde edilebilmesi için yeterli para ve teknolojimiz yoktur. Ama bu konun muhakkak ele alınması gerekir. Clinton Türkiye için : “21’ci yüzyılın kaderini Türkiye belirleyecek.”derken bizlere şirin gözükmek için söylemedi bu cümleyi. Türkiye’nin maden zenginliklerini ABD çok iyi biliyordu. Bugüne kadar Güney Afrika’daki ırkçı, Ortadoğuda’ki köhne rejimlere ve diktatörlere neden göz yumulmuştu acaba ? Nedeni oralardaki doğal zenginliklerdi ve ABD bundan yararlanmayı çok iyi biliyordu. Bakın bizim doğudaki yerlerimize kimler talip ? Ermenler hangi bölgemizi ister, Terör örgütü haritasında nereyi gösterir ? Oralara baktığınızda bizim doğal zenginliklerimizi görürsünüz. Türkiye’nin daha ileri gitmesi için verilen uğraşlara 1990’lardan bu yana çeşitli propagandalarla set çekildi. Ülkemizin savrulması için çok uğraşıldı.. Avrupalılar Türkler göçerdir, aptaldır, domuz eti yemedikleri için beyinleri çalışmaz diyerek bir propaganda sistemi ürettiler. Yurtseverliği, özgüven duygusunu yıkıp, insanlarımızı ayrıştırmayı, mezhep kavgaları çıkartmayı ve bizi yıkmayı hedeflediler.Basınımızda köşe yazarlarına kadar ulaştılar. Böylece kendine güvenemeyen insanlardan oluşan bir ülke olma yoluna itildik. Şimdi tek bir hedefimiz olmalı. Kulağımızı bunlara kapatıp çalışmak,çalışmak, çalışmak ! Atatürk :”kendin için değil, ülken için çalış !” demişti..

 

TÜRK DİLİ ÜZERİNE

Prpfesör Seyfi Kulaksız bir başka konferansında da Türk Dili üzerine düşüncelerini genç kuşaklar aktarmıştı. İşte bu konuşmasından bazı pasajlar. “Türkçe dünyanın en kolay dilidir. Çünkü yazıldığı gibi okunan dünyadaki tek dildir. Türkçe ses bayrağımızdır, mukaddes bir hazinedir ve süper bir dildir. Kutadgu Bilig’le başlayan Türk dili, uygarlığın en büyük temellerindendir. Dünyanın da her tarafına yayılmıştır. Birçok ülke bizim dilimizden sözcükleri kendi diline aktarmıştır. Elimizde böyle bir liste var. Biz kendi dilimizin değerini bilmiyoruz ve giderek daha kötü konuşup yazıyoruz. Bazı sözcüklerimiz ezile büzüle Amerikanlaştırıldı. Bir çok sözcük de yanlış yazılmaya başlandı. Bu konuda size birçok örnek verebilirim. “Herkes herkez oldu, domates, patates gibileri domatez, patatez gibi okundu. Olacak gibibir sözcük olucak diye yazılıp konuşuluyor. Maalesef oldu malesef. Tadını yerine Tedını çıkar diye bir reklam var her gün TVlerde bu rezaleti dinliyoruz. Daha o kadar çok var ki burada saatlerce örnek verebilirim. Şimdi bu durumlardan kurtulmanın yolunu söylemek istiyorum sizlere. Türkiye’nin bütün il, ilçe ve köylerinde Türkiye okuyor kampanyası düzenlemeliyiz. İmlayı herkese öğretmeliyiz. Yanlış konuşanı düzeltmeliyiz.

 

TÜRKLÜK VE TÜRK KAVRAMI

Dünyada Türklere yurtluk etmemiş bir kıta yoktur. Her yere dağılmıştır Türk insanı. Peki Türk kavramı ülkemiz ve dünyadan neden silinmek isteniyor ? diye sorarsanız sizle tarihimizden örnekler verebilirim.

Öncelikle tarihimizi biraz karıştırırsak Nevruz’un bir Türk bayramı olduğunu görürüz. Türkiye’de Şöyle bir 50 yıl geriye gitseniz, böyle bir bayramla ilgili hiçbir kayda ulaşamazsınız. Nedeni Türk’e ait bir bayramı başka bir etnik gruba mal ederek fitne çıkarmaktır. Tarihimizde Osmanlı malları üstünde gözü olanlar bize saldırdı. Çanakkale savaşı da bu yüzden çıktı. Bir üniversite dolusu genç savaş meydanlarında yitirildi ve kültürel düzeyde büyük bir darbe vuruldu. 1915 kuşağı “kayıp nesil” olarak tanımlanır. Yine Osmanlı’yı karıştırmak için Ermeni olayları çıkartıldı. Oysa o güne kadar Osmanlı’da Ermeniler sadık bir cemaatti. Üstelik siyasette, orduda görevlendiriliyor, paşalığa kadar terfi ediyorlardı.

.Ermeni meselesi için basma kalıp iddiaları boş verin. Ortak bir tarih komisyonu, bilimsel bir disiplin içinde bu durumun aydınlanmasını sağlayacaktır. Böylece 1915 olayları da çözüme ulaşmış olur. Ortadaki çözümsüzlük de son bulur.

Bugün Türkiye’de terör olaylarını kışkırtan ülkelere karşı 1 tl de olsa tazminat davası açmalıyız .AİHM’e başvurmalıyız.İnsanlık suçunda zaman aşımı diye bir şey yoktur.

Tarihin en büyük hatası partizanlıktır . Parti liderlerine saldırmak, siyasetçileri idam etmek gibi yanlışlıklar Askeri darbeler yüzünden bu ülke çok zarar gördü. Biz kendi milletimize sahip çıkmalıyız ama ırkçı olarak değil. Vatan sevgisiyle. O zaman başarmayacağımız şey yoktur.

Büyük devletler uzaydan madenlerin yerini tespit ediyorlar. Dünyayı kim dizayn ediyor ?

İktidar ve muhalefeti kimler yaratıyor. Yanıtı belli. Büyük devletler…

Ama bizim de dünya çapında yaptığımız şeyler var. Örneğin Türk Hava yolları dünyada 270 noktaya uçan bir havayolu haline geldi. Avrupa’da birinciliğe yükseldi. Demek ki yapınca oluyormuş.

İnsanlığın düşmanı Irkçılıktır. Irkçılık, İnsanlık ayırımına neden olur. İnsanlık Vatandaşlık, bilgi, akıl, zekadan geçer. İyilik –kötülük kavramlarını da yaşar. Irkçılıktan kaçınmalıyız.

Hepimizde ulusal sorumluluk ve vatan sevgisi duyguları var olmalıdır. Din ve mezhepleri ve etnik kimliklere yer vermemeliyiz. Onun yerine Türk sanatını (başta müzik olmak üzere), kültürünü ve dilini tanıtmalıyız. Ayrıca dünyanın en zengin mutfak kültürü Osmanlılarda vardı. Bu konuda da girişimlerimiz olmalıdır. Şunu da buraya ekleyeyim Osmanlılar hiçbir zaman kültür emperyalisti olmadılar.

 

BİZİ BİZDEN KORUMAK

İran’da 82 milyon insanın 45 milyonu Türktür. Aralarında Azeri, Kırgız, Kazak, Ateşe tapanlar, Alevi ,Sünni, Hiç fark etmez, hepsi Farsçayı resmi dili olarak kabul etmiştir ve onu konuşur. Oysa bizde etnik bir grup kendi dilini dayatmakta ve ana dilimiz Türkçe’yi kabul etmemeye gayret etmektedir. Avrupa’da açtıkları ofislerle kendilerine bir sürü destekçi de bulmuşlardır. Bu durum Avrupa’nın işine gelmekte ve silah fabrikalarını devreye sokmalarının karından yararlanmaktadırlar. 50 yıldır süren savaş bizleri yıpratırken onlar keyiflerini sürdürürler.

Gazetelerde haber yazılır, tarih yorumu değil. Tarihi tarihçilere bırakmak gerekir. Bazı köşe yazarları Türkiye’de her gün kötülüklerin haberciliğini yapmaktadırlar. Bunlardan bazıları dışarıdan mı beslemektedir ?

“Tanrım sen bizi bizimkilerden koru. O zaman biz Avrupalı ve Amerikalılarla baş edebiliriz.”

Yapacağımız şey , Avrupalıların dediğini değil de uygulamalarını örnek almaktır

. Türkiye önüne gelenin hırpaladığı bir ülke olmamalıdır.Tarihten Türk kelimesini çıkarttıkları zaman Türk kalmaz diye düşünür bunlar.Topluma geçmişini unutturma ,kimliğini kaybettirme uğraşındadırlar.

Gençlere tavsiyem hayatlarını planlamalarıdır. Planlı hayat insanı başarıya ulaştırır. Özellikle Mevlana’yı araştırmak gerekir. Mükemmel yapılan kaliteli yapılan her meslek kutsaldır. Her iş her meslek iyi ve güzeldir. Cephedeki

askerin tuttuğu nöbet ne kadar kutsalsa, sokak ve caddelerimizin temizliğini yapan çöpçülerin , işçilerin de yaptığı iş o kadar kutsaldır.

Sanayide makine mühendisliği konusuna el atmalı, makine mühendisliği fakülte ve üniversiteleri açılmalıdır. Dünyada her yerde 200 marka üretmeliyiz. Adını Türkuaz koyacağımız akülü ve elektrikli otomobil motorları üretmeliyiz. Türkiye’de Dünyada olmayan madenler vardır. Özellikle BOR, CONAR, SELENYUM önde gelir. Ayrıca kömür havzalarımız da çoktur. Uydudan büyük devletler bizim gibi birçok ülkenin yer altı zenginliklerini görüyorlardır. O yüzden bu kaynaklarımızı ve bizi pek rahat bırakmazlar. Her türlü zorluğa karşın bunlara direnmeli ve kendi madenlerimize kendimiz sahip çıkmalıyız. Barajlarda daönde olmalıyız. Daha 40 baraj yapabiliriz ülkemizde.

IRKÇILIK VE MEZHEPÇİLİĞİ ORTADAN KALDIRMALIYIZ

Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyetin tüm yaptırımlarını sürdürmeliyiz. Irkçılık ve mezhepçiliği silmeliyiz. Yeni dünyanın teknolojisine uyum sağlamalı ve özellikle biz de bunların üretimine geçmeliyiz. Dünyanın her tarafında Göz ve Diş okulları açmalıyız. Bu konuda bize güvenileceğini en iyisini bizim yapabileceğimizi onlara kanıtlamalıyız. Türkiye’de çok müzelerimiz var. Hepsi tarihle ilgilidir. Bunlar yanında tüm buluşlarımızı içeren , dünyaya örnek bilim ve teknoloji üreten müzeler kurmalıyız. Gezilmesi de üç gün sürmelidir. Böylece hem oldukları yerin turizmine katkıda bulunulmuş, hem de müzelerde sergilenen malzemelerin tanıtımı yapılmış olur.

Sevgili arkadaşlar sizler de bulun araştırın bulunduğunuz yerin sorunları, yaşadığınız yerin geleceğini yönlendirecek projeler üretin.”

 

TÜRK DİLİ

Türk dili çeşitli uygulamalarla dünya sahnesinden kaldırılmaya çalışılıyor. Son yüzelli yıldır üç yüz altmıştan fazla Türk boyu arasında birbiriyle anlaşamayacak sözcükler üretilmiştir. Bazı Türk boylarında üç ya da dört alfabe değişikliği yapılmıştır. Türkler tarih boyunca 16 tane dev gibi imparatorluk kurmuş, bunların yanında da yüzlerce beylik ve hanlık , 2000 kadar da Şehir devleti oluşturulmuşlardır. Bunlarda altı tane din değişikliği göze çarpar. Aslında dünya dili olacak Türkçe’yi bu mertebeye çıkartmak için neden bir çaba yoktur ? Oysa Türkçe bir çok dile girmiş , örneğin Hintçe’de 40, Türkmen, Özbek, Kırgız, Kazak dillerindeki birçok sözcüğü kim saptamıştır ? Hiç kimse. Nedeni böyle bir girişimde bulunacak kapasitede uzmanlarımız yok. Böyle bir isteğimiz de yok. Varsa yoksa İngilizce. Somali’de bir Türk öğretmen tek başına 700 kişiye İngilizce öğretiyor diye övünüyoruz. İyi de Türkiye ve Türk dili için kim ne yapıyor ? Niye bizim kendi kahramanımız ortalarda yok. Başkalarının diline gösterdiğimiz bu uğraşı niye kendi dilimiz için vermiyoruz ? Şimdi sizlere başka dillerde kullanılan Türkçe sözcüklerle ilgili ekte bir liste veriyorum.

 

Kaynak : Ada Gazetesi

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.