Prof. Dr. Süleyman Pampal, ''Ecemiş Fayı 7'den Büyük Deprem Üretebilir''

BİLİM 09.03.2023 - 10:36, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Prof. Dr. Süleyman Pampal, ''Ecemiş Fayı 7'den Büyük Deprem Üretebilir''

Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Pampal, Ankara'nın İstanbul'dan daha az riskli olmadığını kaydederek Kayseri'de meydana gelen depremlere dikkat çekti.

Kayseri'de meydana gelen depremleri değerlendiren Prof. Dr. Süleyman Pampal,  "Bu depremlerin olduğu yer Kayseri Erciyes fayı. Bu fayın güneyi Ecemiş fayı; Niğde'nin doğusu Pozantı Mersin, Akdeniz'e kadar uzanan büyük bir fay. Kuzeyi ise Deliler fayı; yine Kayseri civarında Sivas'a doğru uzanan Orta Anadolu fay sisteminin en önemli bileşenlerinden biri. Bu tür depremler daha büyük depremlerin olabileceğinin haberdarı, bölgenin hareketli olduğunu gösteren bir durum. Ecemiş fayı üzerinde 7'den büyük, 7,5'e ulaşacak tarihsel depremler var. Bu aktif bir fay, yıkıcı Deprem yaratma potansiyeli olan bir fay. Sivas, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Mersin, İç Anadolu'yu etkileyecek büyük bir fay. Orada da enerji birikmesi var, uzun zamandır kırılmadığı için daha büyük deprem oluşturması söz konusu. Bor civarında da depremler oluyor, Tuz Gölü çayının doğu ucundadır, Bor. Tuz Gölü fayı da Bor'un batısında başlar Aksaray, Şereflikoçhisar, Haymana üzerinden Ankara'ya kadar gelir. Bu fay da 7’den büyük deprem üretme potansiyeli olan aktif bir fay. Bu da yaklaşık 1000 yıldır deprem üretmemiş, o bakımdan yıkıcı deprem potansiyeli olan bir fay. Bu, yakın zamanda deprem olacağı anlamına gelmez ama olma ihtimalinin varlığını vurgulayan olaylardır bunlar" diye konuştu.    'ANKARA İSTANBUL'DAN DAHA AZ TEHLİKELİ DEĞİL' Prof. Dr. Pampal, Ankara ve bölgesinin de deprem riski açısından önemli olduğunu kaydederek, "Ankara, İstanbul’dan daha az tehlikeli değildir. Ankara’ya 30 yıl emek verdik; çalıştaylar yaptık, bildiriler sunduk. Ankara’nın deprem tehlikesi Türkiye’nin diğer bölgelerinden daha az değil İstanbul’dan, İzmir’den daha az değil. Ankara’nın 50 kilometreye kadar yakın çevresinde yıkıcı deprem yaratma potansiyeli olan faylar var. Tuz Gölü fay hattı, Haymana üzerinden Ankara’ya geliyor; 7’den büyük deprem yaratma potansiyeli var. Son günlerde gündeme geldi Yapracık fayı. Bunlar aktif faylar, çok sayıda var" diye konuştu.    'YAPILARIMIZI DAYANIKLI HALE GETİRECEĞİZ' Prof. Dr. Pampal, Ankara'da yapı stokunun depreme dayanıksız olduğuna dikkat çekerek, "Ankara'da uygun zemine doğru yapı ilkesinden sapılmış. Ankara’nın yarıya yakın zemini ivme değerlerini artıracak zeminler. Bunların üzerinde çok katlı ağır betonarme yapılar yapılmış ve bunlar deprem yönetmeliğine uygun olmayan şekilde yapılmış. Yapı stoku depreme dayanıklı değil bu da riskin çok büyük olduğu anlamına gelir. 'İstanbul’dan Ankara’ya gideceğim, Karadeniz’e gideceğim'. Vatandaşlarımız böyle şeyleri bıraksınlar. Vatandaşlarımız, başka yerlere göçme yerine oturacakları kendi bulundukları yerleri, içinde yaşadıkları binaları depreme dayanıklı hale getirerek yaşamak durumundalar. O çabayı göstersinler. Önümüzde çok kötü bir örnek var, gösterilmesi gereken duyarlılık gösterilmeli. Bundan sonra beklenen diğer depremler olduğu takdirde çok daha kötü oluruz, altından kalkmaktan zorlanırız. Vatandaşlarımız ve yönetimlerimiz ile seferberlik ruhu ile bu problemi çözmeliyiz, yapılarımızı depreme dayanıklı hale getirerek yaşayabiliriz. Depreme dayanaklı olmayan stoku dayanıklı hale getireceğiz, tamamını test edeceğiz, dayanıklı olmayanları yıkıp tekrar yapacağız ya da güçlendireceğiz" dedi.  
Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Pampal, Ankara'nın İstanbul'dan daha az riskli olmadığını kaydederek Kayseri'de meydana gelen depremlere dikkat çekti.

Kayseri'de meydana gelen depremleri değerlendiren Prof. Dr. Süleyman Pampal,  "Bu depremlerin olduğu yer Kayseri Erciyes fayı. Bu fayın güneyi Ecemiş fayı; Niğde'nin doğusu Pozantı Mersin, Akdeniz'e kadar uzanan büyük bir fay. Kuzeyi ise Deliler fayı; yine Kayseri civarında Sivas'a doğru uzanan Orta Anadolu fay sisteminin en önemli bileşenlerinden biri. Bu tür depremler daha büyük depremlerin olabileceğinin haberdarı, bölgenin hareketli olduğunu gösteren bir durum. Ecemiş fayı üzerinde 7'den büyük, 7,5'e ulaşacak tarihsel depremler var. Bu aktif bir fay, yıkıcı Deprem yaratma potansiyeli olan bir fay. Sivas, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Mersin, İç Anadolu'yu etkileyecek büyük bir fay. Orada da enerji birikmesi var, uzun zamandır kırılmadığı için daha büyük deprem oluşturması söz konusu. Bor civarında da depremler oluyor, Tuz Gölü çayının doğu ucundadır, Bor. Tuz Gölü fayı da Bor'un batısında başlar Aksaray, Şereflikoçhisar, Haymana üzerinden Ankara'ya kadar gelir. Bu fay da 7’den büyük deprem üretme potansiyeli olan aktif bir fay. Bu da yaklaşık 1000 yıldır deprem üretmemiş, o bakımdan yıkıcı deprem potansiyeli olan bir fay. Bu, yakın zamanda deprem olacağı anlamına gelmez ama olma ihtimalinin varlığını vurgulayan olaylardır bunlar" diye konuştu. 

 

'ANKARA İSTANBUL'DAN DAHA AZ TEHLİKELİ DEĞİL'

Prof. Dr. Pampal, Ankara ve bölgesinin de deprem riski açısından önemli olduğunu kaydederek, "Ankara, İstanbul’dan daha az tehlikeli değildir. Ankara’ya 30 yıl emek verdik; çalıştaylar yaptık, bildiriler sunduk. Ankara’nın deprem tehlikesi Türkiye’nin diğer bölgelerinden daha az değil İstanbul’dan, İzmir’den daha az değil. Ankara’nın 50 kilometreye kadar yakın çevresinde yıkıcı deprem yaratma potansiyeli olan faylar var. Tuz Gölü fay hattı, Haymana üzerinden Ankara’ya geliyor; 7’den büyük deprem yaratma potansiyeli var. Son günlerde gündeme geldi Yapracık fayı. Bunlar aktif faylar, çok sayıda var" diye konuştu. 

 

'YAPILARIMIZI DAYANIKLI HALE GETİRECEĞİZ'

Prof. Dr. Pampal, Ankara'da yapı stokunun depreme dayanıksız olduğuna dikkat çekerek, "Ankara'da uygun zemine doğru yapı ilkesinden sapılmış. Ankara’nın yarıya yakın zemini ivme değerlerini artıracak zeminler. Bunların üzerinde çok katlı ağır betonarme yapılar yapılmış ve bunlar deprem yönetmeliğine uygun olmayan şekilde yapılmış. Yapı stoku depreme dayanıklı değil bu da riskin çok büyük olduğu anlamına gelir. 'İstanbul’dan Ankara’ya gideceğim, Karadeniz’e gideceğim'. Vatandaşlarımız böyle şeyleri bıraksınlar. Vatandaşlarımız, başka yerlere göçme yerine oturacakları kendi bulundukları yerleri, içinde yaşadıkları binaları depreme dayanıklı hale getirerek yaşamak durumundalar. O çabayı göstersinler. Önümüzde çok kötü bir örnek var, gösterilmesi gereken duyarlılık gösterilmeli. Bundan sonra beklenen diğer depremler olduğu takdirde çok daha kötü oluruz, altından kalkmaktan zorlanırız. Vatandaşlarımız ve yönetimlerimiz ile seferberlik ruhu ile bu problemi çözmeliyiz, yapılarımızı depreme dayanıklı hale getirerek yaşayabiliriz. Depreme dayanaklı olmayan stoku dayanıklı hale getireceğiz, tamamını test edeceğiz, dayanıklı olmayanları yıkıp tekrar yapacağız ya da güçlendireceğiz" dedi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.