Baltalamaya çalışanlar değil Kırşehir'i koruyanlar kazanacak
Bazen bir şehir susar, sadece toprağı konuşur. O toprağın da dili, susuzlukla çatlar; öfkeyle kabarır. İşte Kırşehir tam da bu durumda. Nehirler kurumadan, göller ölmeden, insanlar göç etmeden haykırmak gerekiyor:
Gelin, kılıfına uydurulmuş “yatırım” masallarını bir kenara bırakalım. Gerçek şu: Kırşehir’in bağrına bir hançer saplanmak isteniyor. Adı da “madencilik.” Ama bu öyle bildiğiniz türden değil… Bu, altını alıp zehri geride bırakan, kazancı götürüp çöküşü burada bırakan bir soygun düzeni!
Hüdayar Mete Buhara, görevden ayrılırken bir cümle kurdu; aslında her şeyin özeti oradaydı:
“Kırşehir’in en büyük sorunu zihinlerdeki bariyerdir.”
Ne acıdır ki hâlâ bu bariyerleri ellerinde balta gibi taşıyanlar var. “Bu şehirden bir şey olmaz” diyen pesimistler, “Senin işin mi maden?” diyerek susmamızı isteyen zihniyet bekçileri, “Devlet çıkarır, zengin olur” sanan bilgisizler… Hep birlikte suskunluğun düzenini koruyorlar.
Ama susmayacağız!
Çünkü bu şehir ya kendini savunacak ya da yavaş yavaş yok olacak.
Şimdi madencilik propagandasına kulak verin:
“Ülke kazanacak, halk zenginleşecek…”
Gerçek mi?
Çünkü o altın, burada çıkarılıyor ama yurt dışına gönderilip orada işleniyor. Devletin eline ne geçiyor biliyor musunuz? Yüzde 2! Evet, sadece yüzde 2. Geri kalan servet kimde? O devasa şirketlerde.
Peki bizde ne kalıyor? Zehirli atıklar, susuzluk, kanserojen bulutlar ve sessiz bir çöküş.
İliç’te yaşanan felaketi unutmadık. O maden sahası sadece toprağı değil, vicdanları da gömdü. Şimdi aynı senaryo Kervansaray Dağları'nda mı sahneleniyor?
Seyfe Gölü'nü kurutan, Kızılırmak'ı zehirleyecek olan, tarımı bitirecek bu projeyi “kalkınma” diye pazarlayanlara şunu soruyoruz:
Neyi kalkındırıyorsunuz? Çocukların mezarlarını mı?
Kimse bize vatan sevgisinden bahsetmesin, eğer birilerinin çıkarı için bir şehrin doğasını, suyunu, geleceğini göz göre göre feda ediyorsa, bunun adı ekonomik karar değil, sessiz bir ihanettir.
Biz bu ihanete ortak olmayacağız.
Üstelik bu ihanete karşı ses çıkaranlara saldıranlar da var. Sosyal medya trolleri, masa başı iftiracılar, “şov yapıyorlar” diyerek haklıları hedef gösterenler...
Ama korkmuyoruz.
Çünkü biz bu şehirde çocuğuna temiz su içirmek isteyen annelerin, bir dönüm tarlasında alın teriyle üretim yapan çiftçilerin, yaşadığı toprağa sadakatle bağlı gençlerin safındayız.
Kırşehir, kabuğunu kıracak ama öyle sessizce değil! Bu şehir, hakkını arayan onurlu insanların, doğasını savunan yürekli vatandaşların omuzlarında yükselecek. Ve bu şehir öyle bir ders verecek ki; haksız kazançlarla şişen ceplerin, iftirayla dolan dillerin, ihaneti normalleştiren yüzlerin hepsi tarihin çöplüğüne gömülecek!
Kırşehir, rantçıların değil, evlatlarının geleceğini düşünenlerin şehri olacak.
Ve biz, bu memleketin dürüst insanlarını lağım farelerine yem etmeyeceğiz.
Ömer Duran