Altın madeni projesinde tarım arazilerine biçilen miktar belli oldu

Koç–Fernas ortaklığının Kırşehir’de hayata geçirmek istediği ve kentte yoğun tepkiye yol açan altın madeni projesine ilişkin dikkat çekici bir ayrıntı yeniden gündeme geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan ÇED raporunda, üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen özel mülkiyet izinleri için öngörülen tutarın değişmediği ortaya çıktı. Projeye ilişkin ilk ÇED dosyasında, maden sahasında yer alan 734,43 hektarlık arazinin kullanımına yönelik özel mülkiyet izinleri için 195 milyon 500 bin TL ayrılmıştı. Bu hesaplamaya göre tarla sahiplerine dönüm başına 26 bin 619 TL düşüyordu. Enflasyon arttı, rakam aynı kaldı Aradan bir yıl geçmesine rağmen şirketin yeni raporunda da aynı tutarın yer aldığı görüldü. Ekonomideki yüksek enflasyona rağmen bütçenin güncellenmemesi, bölgede arazi değerlerinin bilinçli olarak düşük tutulduğu yorumlarına neden oldu. Buna göre şirket, bugün de maden sahasındaki bir dönümü yalnızca 26 bin 619 TL üzerinden değerlendiriyor. “Satmak istemiyoruz” diyen köylüler için süreç farklı işleyebilir Tarım arazilerinin sahipleri, belirlenen bedelin gerçek değerle bağdaşmadığını ve tarlalarını bu rakamlara vermek istemediklerini dile getiriyor. Ancak uzmanlara göre, maden işletme ruhsatı alınmasıyla birlikte tablo değişebilir. Şirket, mahkeme kararıyla acele kamulaştırma talep edebilecek ve bedeller devlet eliyle düşük tutulmuş şekilde belirlenebilecek. Benzer bir süreç kısa süre önce Antalya Kumluca’da yaşanmış; acele kamulaştırma kararı sonrası köylülerin arazilerine oldukça düşük bedeller biçilmişti. Gerçek rakamlarla ÇED dosyasındaki maliyet çelişiyor Kırşehir’de bazı arazi sahipleri, tarlalarının dönümünü 500 bin TL bandında satmayı planlıyor. Ancak bu rakam şirket tarafından ödenmeye kalkılsa, toplam tutar yaklaşık 3 milyar 672 milyon 150 bin TL'ye ulaşıyor. Bu durum ise ÇED raporunda belirtilen toplam proje maliyetiyle çakışıyor; çünkü raporda tüm yatırım bütçesi 3 milyar 500 milyon TL olarak yer alıyor. Yani şirketin yalnızca arazi için ödeyeceği gerçekçi bir bedel, projenin tamamının maliyetini aşmış oluyor. Kırşehir’de endişe büyüyor Kentteki çevre örgütleri ve tarla sahipleri, söz konusu tabloyu “hukuki ve ekonomik baskı sürecinin habercisi” olarak değerlendiriyor. Kırşehir kamuoyunda ise ortak beklenti net: Arazilerin gerçek değerinin korunması ve acele kamulaştırma yolunun önüne geçilmesi.