Devletin adı Türkiye milletin adı Türk
Devletin adı Türkiye milletin adı Türk
PKK’nın sözde silah bırakma açıklamaları, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik uzun vadeli tehditleri sona erdirmiyor; aksine anayasal tavizler ve siyasal kırılmalar üzerinden yeni bir sürecin kapısını aralıyor. Emperyal planların figüranı haline gelen yapılar karşısında Türkiye’nin ulusal birliğini ve kurucu ilkelerini koruması, her zamankinden daha hayati hale geliyor.
PKK’nın sözde silah bırakma açıklamaları, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik uzun vadeli tehditleri sona erdirmiyor; aksine anayasal tavizler ve siyasal kırılmalar üzerinden yeni bir sürecin kapısını aralıyor. Emperyal planların figüranı haline gelen yapılar karşısında Türkiye’nin ulusal birliğini ve kurucu ilkelerini koruması, her zamankinden daha hayati hale geliyor.
Devletin adı Türkiye Cumhuriyeti, milletin adı Türk Milleti. Ancak yıllardır hem bu devlete hem de bu millete düşmanlık eden bir yapı var: PKK.
Bugünlerde kamuoyuna servis edilen bazı görüntüler, “PKK silah bırakıyor” mesajını taşıyor. 30 teröristin sembolik olarak silahlarını yaktığı videolar, bazı çevrelerde iyimser bir hava oluşturmuş gibi görünse de bu süreci doğru okuyabilmek için geçmişi unutmamak gerekiyor.
Bir Planın Parçası: Büyük Ortadoğu Projesi
Körfez Savaşı sonrası ABD’nin desteğiyle Irak’ın kuzeyinde oluşturulan sözde Kürt Bölgesel Yönetimi, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ilk taşlarından biriydi. Terör listelerinde yer alan Barzani ailesi, bir anda meşru aktör olarak sahneye çıkarıldı. Hatta Ankara’da sözde bayraklarıyla ağırlandılar.
Bu yapı, Irak’taki kazanımlarını zamanla Suriye’ye taşıdı. Suriye İç Savaşı'nın kaotik ortamında, PKK’nın uzantısı PYD/YPG, ABD’nin sahadaki taşeronu haline geldi. IŞİD’e karşı mücadele gerekçesiyle desteklenen bu yapı, aslında Arap nüfusun zorla göç ettirildiği topraklara yerleşerek fiili bir hakimiyet kurdu. Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru kurma çabası, Türkiye’yi doğrudan tehdit eden bir güvenlik krizine dönüştü.
Türkiye'nin Müdahaleleri: Koridoru Kıran Hamleler
Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi askeri operasyonlarla terör koridorunun Akdeniz’e açılan kapısını kapattı. Zira bu çıkış sadece Türkiye’yi doğrudan terör devletiyle sınır yapmayacak, aynı zamanda Barzani gibi, PYD/YPG’nin de petrol ve siyasal meşruiyet için yeni bir zemin kazanmasını sağlayacaktı.
Hatırlanacağı üzere, Barzani bağımsızlık referandumu yaptığında Türkiye, Ankara Anlaşması’nı gündeme getirmiş, petrol vanalarını kapatarak Irak yönetimiyle birlikte bu süreci durdurmuştu.
"Silah Bırakma" Gerçek mi, Oyun mu?
Bugün gündeme getirilen “silah bırakma” söylemi ise dikkatle analiz edilmesi gereken bir hamle. PKK’nın askeri kapasitesi Türkiye’de önemli ölçüde kırıldı. TSK’nın sınır ötesinde yürüttüğü Pençe-Kilit operasyonları, Kuzey Irak’taki Kandil yapılanmasını büyük ölçüde hareket edemez hale getirdi. Ancak Suriye’deki yapı, halen ABD tarafından silahlandırılmakta ve on binlerce militanla varlığını sürdürmekte.
PKK’nın sözde silah bırakma açıklamaları, Türkiye’den anayasal ve siyasal tavizler koparmaya yönelik klasik bir strateji olabilir. İlk hedef bellidir: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk dört maddesi.
“ Türk Milleti” ifadesinin kaldırılarak “ Türkiye halkları” gibi muğlak tanımların getirilmesi, sadece sembolik bir değişiklik değil, devletin kurucu iradesine yönelik doğrudan bir tehdit anlamına gelir. Ne yazık ki bu tür kimlik mühendisliği, bazı siyasi çevrelerde meşruiyet kazanmaya başlamıştır.
Tarih Tekerrür Etmesin
Çözüm süreci adı altında geçmişte yapılan hatalar ortadadır. Terörle müzakere süreci, şehir savaşlarını ve büyük güvenlik zaaflarını beraberinde getirmişti. Aynı dönemde güç kazanan FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi de Türkiye’ye neye mal olduğunu acı şekilde göstermiştir.
Bugün yeniden benzer bir süreç, farklı bir ambalajla önümüze konulmak isteniyor. Ancak Suriye’de bu kadar güç kazanmış, ABD desteğini arkasına almış bir terör yapılanmasının kendini feshedeceğini düşünmek safdillik olur.
Tehlike Sadece Bugünle Sınırlı Değil
Irak’ta Barzani ile başlayan süreç, Suriye’de YPG/PYD eliyle kurumsallaşmaya çalışılıyor. Bu zincirin son halkası Türkiye ve İran olacaktır. Emperyalist akıl, sınırları yeniden çizmekte kararlı. Türkiye’de ise bazı siyasal yaklaşımlar, bu oyunun figüranı olmayı kabul etmiş gibi görünüyor.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün kurduğu sağlam temeller üzerinde, tüm saldırılara rağmen dimdik ayakta durmaktadır. Ancak bu temelleri zayıflatacak anayasal oynamalar, terör örgütlerinin ve küresel planların ekmeğine yağ sürmekten başka bir anlam taşımaz.
Sonuç: Mücadele Bitmedi
PKK’nın silah bıraktığına dair açıklamalar bir aldatmacadan ibarettir. Terör tamamen sona ermeden, Türkiye için gerçek anlamda bir huzurdan söz edilemez. Emperyal planlara karşı milli duruş, anayasanın korunması ve terörle tavizsiz mücadele, Türkiye’nin bekası için vazgeçilmezdir.
Türkiye; tarihin öğrettiği ibretlik dersleri unutmadan, sabırla ve kararlılıkla kendi yolunda ilerlemelidir. Unutulmamalıdır ki kısa vadeli sessizlikler, uzun vadeli tehditlerin üzerini örtmez.
Ömer Duran
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.