İki Amerikalı gezginin 1891 yılı Kırşehir notları

KÜLTÜR 30.11.2025 - 23:25, Güncelleme: 30.11.2025 - 23:26
 

İki Amerikalı gezginin 1891 yılı Kırşehir notları

1891’de Kırşehir’e gelen Amerikalı seyyahlar Allen ve Sachtleben, şehirde gördükleri mimariden Ramazan gecesine kadar pek çok ayrıntıyı günlüğe geçirdi. Şaşkınlık ve merak dolu anlar, bugün tarihî bir belge niteliği taşıyor.

23 Nisan 1891 günü Kırşehir’e ulaşan Amerikalı seyyahlar Thomas Gaskell Allen ve William Lewis Sachtleben, bisikletleriyle çıktıkları dünya turunda Anadolu’nun kalbinde unutulmaz bir durak yaşadı. “Across Asia on a Bicycle” adlı kitaplarında geniş yer verdikleri Kırşehir’e dair gözlemleri, dönemin kent dokusuna, sosyal yaşamına ve halkın meraklı gündelik pratiğine ışık tutuyor. Bisikletle Dünya Turu, Kırşehir’de Tarihî Bir Karşılaşmaya Dönüştü ABD’li iki genç seyyah, mezun olur olmaz dünyanın bilinmez köşelerini pedallayarak keşfetmek üzere yola çıktı. Avrupa’dan Çin’e uzanan bu macerada Sivas–Kayseri güzergâhı üzerinden Kırşehir’e gelen ikili, şehrin hem yapısal özelliklerini hem de sosyal dokusunu dikkatlice kayıt altına aldı. Ankara’dan ayrıldıktan sonra Kırşehir’e kadar uzanan şose yolun büyük ölçüde tamamlanmış olduğunu yazan seyyahlar, kentin iç kesimlerdeki birçok yerleşim gibi “verimli topraklarla çevrili fakat çamur evler ve ağaçsız sokaklarla tipik bir Anadolu görünümünde” olduğunu not ediyor. Kırşehir’in 19. Yüzyıl Mimarisi: Çamur Tuğladan Evler, Saman Damlar, Keçi Otlağı Çatılar Sachtleben’in notlarında o yılların Kırşehir’i, mermer yapılarla değil, “çamur ve saman karışımı tuğlalarla” yükselen, düz damlı evlerden oluşan bir şehir olarak betimleniyor. Bahar yağmurlarıyla yeşeren dam otlarının, ev halkının keçileri için adeta çayırlığa dönüştüğü ifade ediliyor. Dar kapılar, alçak tavanlar ve basık iç mekânlar, seyyahların dikkatini en çok çeken mimari unsurlar arasında yer alıyor. Bu durumun nedeni sorulduğunda ise şehir halkından alınan tek cevap “Âdet böyle” oluyor. Seyyahlar bu cevabı, Anadolu’da geleneklerin her türlü değişimden daha güçlü oluşuna bağlayarak kayda geçiriyor. Kırşehir Halkının Merakı: “Şeytanın Arabaları Geldi!” Bisikletleriyle şehre yaklaşır yaklaşmaz, bir grup atlı Kırşehirli genç onları karşılıyor. Bisikletleri “yarış atı” sanan meraklı kalabalık, seyyahları adeta şehrin içine kadar yarışa davet ediyor. Hanın önüne gelindiğinde ise kalabalık iyice artıyor; pencerelerden sarkanlar, uzaktan bağıranlar, bisikletleri inceleyenler… Seyyahlar, halkın bisikleti “şeytanın arabaları” olarak adlandırdığını yazarken; bu yoğun ilginin tamamen meraktan doğduğunu özellikle vurguluyor. Hanın kapısının kalabalık nedeniyle sürgülenmesi ise günün eğlenceli ayrıntılarından biri olarak aktarılıyor. Harita, Kamera ve Mürekkepli Kalem: 1891 Kırşehir’inde Üç Büyük Merak Kırşehirlilerin yabancı misafirlere en çok ilgi gösterdiği üç nesne vardı: Mürekkepli kalem Fotoğraf makinesi Asya haritası Kalemin nasıl yazdığına şaşıran halk, haritayı yere sererek seyyahların dünya turunu anlamaya çalışıyor. “Dünyanın etrafında!” cümlesi, şaşkınlık içinde defalarca tekrar ediliyor. Osman Bey’in Misafirliği: Avrupa Eğitimli Bir Bürokrat Kırşehir’deki en dikkat çekici karşılaşmalardan biri ise Ankara vilayetinin ziraat müfettişi Osman Bey’in seyyahları akşam yemeğine davet etmesi oluyor. Avrupa kültürüne hâkim, Fransızca konuşan Osman Bey’in kökeninin Arnavut ve akrabalığının Ankara valisine uzandığı belirtiliyor. Seyyahlar, Osman Bey’in sofrayı “tatlı ve ekşi karışımından oluşan tipik bir Türk mutfağı sunumu” olarak tanımlarken; yemek sırasında çalınan el enstrümanının hüzünlü ezgilerini de kayda geçiriyor. Ramazan Ayı: Top Sesleri, Davul ve Sahura Kalkan Kırşehir Kırşehir’de kaldıkları gece Ramazan ayının ortasına denk gelince, seyahat günlüğü bir anda kültürel bir gözlem metnine dönüşüyor. Top atışıyla açılan oruç, gece yarısı patlatılan ikinci topla sahura hazırlık, sokaklarda dolaşan davulcular ve müzik grupları… Seyyahlar, gece boyunca süren bu hareketliliğin kendilerini uyutmamakla birlikte Anadolu’nun dini ritüellerine dair zengin bir izlenim bıraktığını ifade ediyor. Kırşehir’den Ayrılış: “Uğurlar Olsun!” Sesleri Arasında Ertesi sabah bisikletlerine yükledikleri ekmek, yoğurt ve kuru üzümden oluşan seyahat yiyeceklerini hazırlayan seyyahlar, Kırşehir halkının bu kez çantalarını merak ettiğini yazıyor. Ancak hiçbir eşyanın çalınmaması, “Türklerde merakın çok ama hırsızlığın yok denecek kadar az olduğu” notuyla aktarılıyor. Yola çıkma vakti geldiğinde, bir polis komiseri kalabalığı yararak onlara bir geçiş koridoru oluşturuyor. Sokaklar dolup taşarken halk “Uğurlar olsun!” diye bağırıyor. Seyyahlar da “İnşallah!” diyerek şehirden ayrılıyor. Sonuç: 1891 Kırşehir’i Bir Seyyahın Günlüğünde Yaşıyor Allen ve Sachtleben’in 1891 tarihli Anadolu yolculuğunda Kırşehir, merakı, misafirperverliği, kültürel zenginliği ve dönemin mimarisini yansıtan sade fakat etkileyici atmosferiyle önemli bir yer tutuyor. Bugün Sachtleben arşivinde yer alan fotoğraflar ve “Across Asia on a Bicycle” kitabındaki notlar, Kırşehir’in 19. yüzyıldaki sosyal yapısını ve insan ilişkilerinin sıcaklığını gözler önüne seren birer tarihî tanıklık niteliği taşıyor. Kaynak : ESKİ KIRŞEHİR FOTOĞRAFLARI
1891’de Kırşehir’e gelen Amerikalı seyyahlar Allen ve Sachtleben, şehirde gördükleri mimariden Ramazan gecesine kadar pek çok ayrıntıyı günlüğe geçirdi. Şaşkınlık ve merak dolu anlar, bugün tarihî bir belge niteliği taşıyor.

23 Nisan 1891 günü Kırşehir’e ulaşan Amerikalı seyyahlar Thomas Gaskell Allen ve William Lewis Sachtleben, bisikletleriyle çıktıkları dünya turunda Anadolu’nun kalbinde unutulmaz bir durak yaşadı. “Across Asia on a Bicycle” adlı kitaplarında geniş yer verdikleri Kırşehir’e dair gözlemleri, dönemin kent dokusuna, sosyal yaşamına ve halkın meraklı gündelik pratiğine ışık tutuyor.

Bisikletle Dünya Turu, Kırşehir’de Tarihî Bir Karşılaşmaya Dönüştü

ABD’li iki genç seyyah, mezun olur olmaz dünyanın bilinmez köşelerini pedallayarak keşfetmek üzere yola çıktı. Avrupa’dan Çin’e uzanan bu macerada Sivas–Kayseri güzergâhı üzerinden Kırşehir’e gelen ikili, şehrin hem yapısal özelliklerini hem de sosyal dokusunu dikkatlice kayıt altına aldı.

Ankara’dan ayrıldıktan sonra Kırşehir’e kadar uzanan şose yolun büyük ölçüde tamamlanmış olduğunu yazan seyyahlar, kentin iç kesimlerdeki birçok yerleşim gibi “verimli topraklarla çevrili fakat çamur evler ve ağaçsız sokaklarla tipik bir Anadolu görünümünde” olduğunu not ediyor.

Kırşehir’in 19. Yüzyıl Mimarisi: Çamur Tuğladan Evler, Saman Damlar, Keçi Otlağı Çatılar

Sachtleben’in notlarında o yılların Kırşehir’i, mermer yapılarla değil, “çamur ve saman karışımı tuğlalarla” yükselen, düz damlı evlerden oluşan bir şehir olarak betimleniyor. Bahar yağmurlarıyla yeşeren dam otlarının, ev halkının keçileri için adeta çayırlığa dönüştüğü ifade ediliyor.

Dar kapılar, alçak tavanlar ve basık iç mekânlar, seyyahların dikkatini en çok çeken mimari unsurlar arasında yer alıyor. Bu durumun nedeni sorulduğunda ise şehir halkından alınan tek cevap “Âdet böyle” oluyor. Seyyahlar bu cevabı, Anadolu’da geleneklerin her türlü değişimden daha güçlü oluşuna bağlayarak kayda geçiriyor.

Kırşehir Halkının Merakı: “Şeytanın Arabaları Geldi!”

Bisikletleriyle şehre yaklaşır yaklaşmaz, bir grup atlı Kırşehirli genç onları karşılıyor. Bisikletleri “yarış atı” sanan meraklı kalabalık, seyyahları adeta şehrin içine kadar yarışa davet ediyor. Hanın önüne gelindiğinde ise kalabalık iyice artıyor; pencerelerden sarkanlar, uzaktan bağıranlar, bisikletleri inceleyenler…

Seyyahlar, halkın bisikleti “şeytanın arabaları” olarak adlandırdığını yazarken; bu yoğun ilginin tamamen meraktan doğduğunu özellikle vurguluyor. Hanın kapısının kalabalık nedeniyle sürgülenmesi ise günün eğlenceli ayrıntılarından biri olarak aktarılıyor.

Harita, Kamera ve Mürekkepli Kalem: 1891 Kırşehir’inde Üç Büyük Merak

Kırşehirlilerin yabancı misafirlere en çok ilgi gösterdiği üç nesne vardı:

  • Mürekkepli kalem

  • Fotoğraf makinesi

  • Asya haritası

Kalemin nasıl yazdığına şaşıran halk, haritayı yere sererek seyyahların dünya turunu anlamaya çalışıyor. “Dünyanın etrafında!” cümlesi, şaşkınlık içinde defalarca tekrar ediliyor.

Osman Bey’in Misafirliği: Avrupa Eğitimli Bir Bürokrat

Kırşehir’deki en dikkat çekici karşılaşmalardan biri ise Ankara vilayetinin ziraat müfettişi Osman Bey’in seyyahları akşam yemeğine davet etmesi oluyor. Avrupa kültürüne hâkim, Fransızca konuşan Osman Bey’in kökeninin Arnavut ve akrabalığının Ankara valisine uzandığı belirtiliyor.

Seyyahlar, Osman Bey’in sofrayı “tatlı ve ekşi karışımından oluşan tipik bir Türk mutfağı sunumu” olarak tanımlarken; yemek sırasında çalınan el enstrümanının hüzünlü ezgilerini de kayda geçiriyor.

Ramazan Ayı: Top Sesleri, Davul ve Sahura Kalkan Kırşehir

Kırşehir’de kaldıkları gece Ramazan ayının ortasına denk gelince, seyahat günlüğü bir anda kültürel bir gözlem metnine dönüşüyor.
Top atışıyla açılan oruç, gece yarısı patlatılan ikinci topla sahura hazırlık, sokaklarda dolaşan davulcular ve müzik grupları…

Seyyahlar, gece boyunca süren bu hareketliliğin kendilerini uyutmamakla birlikte Anadolu’nun dini ritüellerine dair zengin bir izlenim bıraktığını ifade ediyor.

Kırşehir’den Ayrılış: “Uğurlar Olsun!” Sesleri Arasında

Ertesi sabah bisikletlerine yükledikleri ekmek, yoğurt ve kuru üzümden oluşan seyahat yiyeceklerini hazırlayan seyyahlar, Kırşehir halkının bu kez çantalarını merak ettiğini yazıyor. Ancak hiçbir eşyanın çalınmaması, “Türklerde merakın çok ama hırsızlığın yok denecek kadar az olduğu” notuyla aktarılıyor.

Yola çıkma vakti geldiğinde, bir polis komiseri kalabalığı yararak onlara bir geçiş koridoru oluşturuyor. Sokaklar dolup taşarken halk “Uğurlar olsun!” diye bağırıyor. Seyyahlar da “İnşallah!” diyerek şehirden ayrılıyor.

Sonuç: 1891 Kırşehir’i Bir Seyyahın Günlüğünde Yaşıyor

Allen ve Sachtleben’in 1891 tarihli Anadolu yolculuğunda Kırşehir, merakı, misafirperverliği, kültürel zenginliği ve dönemin mimarisini yansıtan sade fakat etkileyici atmosferiyle önemli bir yer tutuyor.
Bugün Sachtleben arşivinde yer alan fotoğraflar ve “Across Asia on a Bicycle” kitabındaki notlar, Kırşehir’in 19. yüzyıldaki sosyal yapısını ve insan ilişkilerinin sıcaklığını gözler önüne seren birer tarihî tanıklık niteliği taşıyor.

Kaynak : ESKİ KIRŞEHİR FOTOĞRAFLARI

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (4 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
SEYEHATNAME
(01.12.2025 00:19 - #21434)
EVLIYA CELEBI
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sıratı Müstakim
(01.12.2025 11:24 - #21444)
O gün bugündür Amerika denilen emperyalist işgalcı ülke, içimizde cirit atıyor. Kurtuluş savaşı döneminde, Atatürk onları(İngiltere, Amerika, Fransa vd) içimizden söküp attı. Ancak, Atatürkümüz rahmetli olduktan sonra, içimize gizlice yine sızdılar. Bu sızma işinde, ön planda iki unsuru seçtiler. Birincisi tarikat ve cemaatler. İkincisi ise siyasi partiler. Şu anda sistemde mevcut olan ve bilinen siyasi partilerin neredeyse tamamında çok etkinler. Tarikat olarak fetöyü tercih ettiler. Ancak, Türk Milleti ve Türk Devleti onların hakkından gelmesini bildi. Fetö, devre dışı kalınca, başka tarikatların içine sızıp ince ince ülkemize ve milletimize operasyon çekiyorlar. Siyasi partilerin de, tarikatlardan her hangibir farkı yok. Hepsi aynı rengin farklı tonları. Meşhur bir yorum vardır: Eğer, Amerika, ülkemizde dini laçka edecekse, dinci bir partiyi iktidara taşır ve o partiyi kullanır. Eğer, Amerika, ülkemizde milliyetçiliği yok edecekse, milliyetçi bir partiyi iktidara taşır ve o partiyi kullanarak milliyetçiliği yok eder. Eğer, Amerika, ülkemizde Atatürk Devrimleri 'ni yok edecekse, Atatürkçü bir partiyi iktidara taşır ve onu kullanır. Şu anda, ülkemizde ateist sayısı eskisinden çok daha fazla. Hatta, imam hatip mezunlarının içinde bile azımsanmayacak sayıda ateist var. Milliyetçi bir parti, bir zamanlar idam edilsin diye meclisin ortasına ip attığı "terörist başının" ayağına vekil gönderebiliyor. Eğer, gelecekte, Chp iktidara taşınırsa, biliniz ki, bu safiyane bir niyetle olmayacaktır. Türk Milleti 'nin artık uyuduğu derin uykudan uyanıp, şöyle bir silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Aksi taktirde, Suriye ve Irak 'ta neler yaşandıysa emin olunuz ki; aynı tezgahlar Amerika, İmgiltere ve İsrail eliyle ülkemiz için planlanıyor. Allah, yar ve yardımcımız olsun.
Kırşehir li Cumhuriyet şeriat üzerine kuruldu, devletin dini İslam di 1928 de İngiliz istemedi kaldırıldı ??? Batılaşmak için Almanya Fransa İtalya ve İsviçre Medeni kanunu alındı ??? İbrahim Hakkı hz yetiştiği medrese ler kapatıldı ? Yunus Emre nin yetiştiği dergah lar kapatıldı ? Hacı Bayram Veli nin yetiştiği tekke ler kapatıldı ? Seküler sistemi bu zamana kadar faydasız bir şekilde geldi ? Allah demek yasaklandı ? Fatih Sultan Mehmet in emaneti Ayasofya camii tamire alındı sonra,1934 te müze oldu ? Çanakkale şehitliği ne zaman yapıldı araştırmak lazım ? Ata dediğin ataist olmaz ? Geçmişini bilmeyen bir nesil yetişti, türk savaştığı insanlara benzedi ???
Mustafali Biz de bunu yedik(!)
Necmi Türklerde hırsızlık yoktur. Söylemi çok kıymetli , göçler hem demografik yapıyı hem Türk kültürümüzü derinden bozmuştur ve bozmaya devam etmektedir.
Sıratı Müstakim Amerikancı sazanlar bir bir ağıma düşdüler. Atatürkümüz, yaşamı boyunca, Türkiye Cumhuriyeti 'ni sizin gibi İngiliz ve Amerikan mandacısı sazanlardan temizlemek için çaba gösterdi. Ancak, çok erken vefat ettiği için, gereken temizliği tam manasıyla yapamadı. İşte, şimdi o temizleyemediklerinin cibilliyet ve milliyet fukarası haymatlos torunları, İngiliz ve Amerikan yardakçılığına devam ediyorlar. Ancak, Yüce Allah, her dönemde ortaya çıkan firavunları yerleyeksan edecek Musa 'lar gönderir. Allahû Teala 'nın hikmetini sual etmek hadsizlerin işidir, ki onların bu dünyadaki makamı da esfele safilindir. Ahirette gidecekleri yer de, cehennemin yedi kat dibidir. Şeytanınız bol olsun.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
bravo
(01.12.2025 11:40 - #21445)
güzel bir haber tebirkler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sonsuz Evren
(01.12.2025 18:41 - #21451)
1500 lü yıllarda keşfedilen Amerika ve iki vatandaşı, Dünya turuna çıkıyor. Osmanlı toprağındaki Anadolu insanı ilk kez gördüğü bisiklete şeytanın arabası diyor. Antik dönem de Helenler ve Romalılar da, Şimşek ve yıldırımlara "Tanrıların ateş arabaları" dermiş.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.