İki Amerikalı gezginin 1891 yılı Kırşehir notları
İki Amerikalı gezginin 1891 yılı Kırşehir notları
1891’de Kırşehir’e gelen Amerikalı seyyahlar Allen ve Sachtleben, şehirde gördükleri mimariden Ramazan gecesine kadar pek çok ayrıntıyı günlüğe geçirdi. Şaşkınlık ve merak dolu anlar, bugün tarihî bir belge niteliği taşıyor.
1891’de Kırşehir’e gelen Amerikalı seyyahlar Allen ve Sachtleben, şehirde gördükleri mimariden Ramazan gecesine kadar pek çok ayrıntıyı günlüğe geçirdi. Şaşkınlık ve merak dolu anlar, bugün tarihî bir belge niteliği taşıyor.
23 Nisan 1891 günü Kırşehir’e ulaşan Amerikalı seyyahlar Thomas Gaskell Allen ve William Lewis Sachtleben, bisikletleriyle çıktıkları dünya turunda Anadolu’nun kalbinde unutulmaz bir durak yaşadı. “Across Asia on a Bicycle” adlı kitaplarında geniş yer verdikleri Kırşehir’e dair gözlemleri, dönemin kent dokusuna, sosyal yaşamına ve halkın meraklı gündelik pratiğine ışık tutuyor.

Bisikletle Dünya Turu, Kırşehir’de Tarihî Bir Karşılaşmaya Dönüştü
ABD’li iki genç seyyah, mezun olur olmaz dünyanın bilinmez köşelerini pedallayarak keşfetmek üzere yola çıktı. Avrupa’dan Çin’e uzanan bu macerada Sivas–Kayseri güzergâhı üzerinden Kırşehir’e gelen ikili, şehrin hem yapısal özelliklerini hem de sosyal dokusunu dikkatlice kayıt altına aldı.
Ankara’dan ayrıldıktan sonra Kırşehir’e kadar uzanan şose yolun büyük ölçüde tamamlanmış olduğunu yazan seyyahlar, kentin iç kesimlerdeki birçok yerleşim gibi “verimli topraklarla çevrili fakat çamur evler ve ağaçsız sokaklarla tipik bir Anadolu görünümünde” olduğunu not ediyor.
Kırşehir’in 19. Yüzyıl Mimarisi: Çamur Tuğladan Evler, Saman Damlar, Keçi Otlağı Çatılar
Sachtleben’in notlarında o yılların Kırşehir’i, mermer yapılarla değil, “çamur ve saman karışımı tuğlalarla” yükselen, düz damlı evlerden oluşan bir şehir olarak betimleniyor. Bahar yağmurlarıyla yeşeren dam otlarının, ev halkının keçileri için adeta çayırlığa dönüştüğü ifade ediliyor.
Dar kapılar, alçak tavanlar ve basık iç mekânlar, seyyahların dikkatini en çok çeken mimari unsurlar arasında yer alıyor. Bu durumun nedeni sorulduğunda ise şehir halkından alınan tek cevap “Âdet böyle” oluyor. Seyyahlar bu cevabı, Anadolu’da geleneklerin her türlü değişimden daha güçlü oluşuna bağlayarak kayda geçiriyor.
Kırşehir Halkının Merakı: “Şeytanın Arabaları Geldi!”
Bisikletleriyle şehre yaklaşır yaklaşmaz, bir grup atlı Kırşehirli genç onları karşılıyor. Bisikletleri “yarış atı” sanan meraklı kalabalık, seyyahları adeta şehrin içine kadar yarışa davet ediyor. Hanın önüne gelindiğinde ise kalabalık iyice artıyor; pencerelerden sarkanlar, uzaktan bağıranlar, bisikletleri inceleyenler…
Seyyahlar, halkın bisikleti “şeytanın arabaları” olarak adlandırdığını yazarken; bu yoğun ilginin tamamen meraktan doğduğunu özellikle vurguluyor. Hanın kapısının kalabalık nedeniyle sürgülenmesi ise günün eğlenceli ayrıntılarından biri olarak aktarılıyor.
Harita, Kamera ve Mürekkepli Kalem: 1891 Kırşehir’inde Üç Büyük Merak
Kırşehirlilerin yabancı misafirlere en çok ilgi gösterdiği üç nesne vardı:
-
Mürekkepli kalem
-
Fotoğraf makinesi
-
Asya haritası
Kalemin nasıl yazdığına şaşıran halk, haritayı yere sererek seyyahların dünya turunu anlamaya çalışıyor. “Dünyanın etrafında!” cümlesi, şaşkınlık içinde defalarca tekrar ediliyor.
Osman Bey’in Misafirliği: Avrupa Eğitimli Bir Bürokrat
Kırşehir’deki en dikkat çekici karşılaşmalardan biri ise Ankara vilayetinin ziraat müfettişi Osman Bey’in seyyahları akşam yemeğine davet etmesi oluyor. Avrupa kültürüne hâkim, Fransızca konuşan Osman Bey’in kökeninin Arnavut ve akrabalığının Ankara valisine uzandığı belirtiliyor.
Seyyahlar, Osman Bey’in sofrayı “tatlı ve ekşi karışımından oluşan tipik bir Türk mutfağı sunumu” olarak tanımlarken; yemek sırasında çalınan el enstrümanının hüzünlü ezgilerini de kayda geçiriyor.
Ramazan Ayı: Top Sesleri, Davul ve Sahura Kalkan Kırşehir
Kırşehir’de kaldıkları gece Ramazan ayının ortasına denk gelince, seyahat günlüğü bir anda kültürel bir gözlem metnine dönüşüyor.
Top atışıyla açılan oruç, gece yarısı patlatılan ikinci topla sahura hazırlık, sokaklarda dolaşan davulcular ve müzik grupları…
Seyyahlar, gece boyunca süren bu hareketliliğin kendilerini uyutmamakla birlikte Anadolu’nun dini ritüellerine dair zengin bir izlenim bıraktığını ifade ediyor.
Kırşehir’den Ayrılış: “Uğurlar Olsun!” Sesleri Arasında
Ertesi sabah bisikletlerine yükledikleri ekmek, yoğurt ve kuru üzümden oluşan seyahat yiyeceklerini hazırlayan seyyahlar, Kırşehir halkının bu kez çantalarını merak ettiğini yazıyor. Ancak hiçbir eşyanın çalınmaması, “Türklerde merakın çok ama hırsızlığın yok denecek kadar az olduğu” notuyla aktarılıyor.
Yola çıkma vakti geldiğinde, bir polis komiseri kalabalığı yararak onlara bir geçiş koridoru oluşturuyor. Sokaklar dolup taşarken halk “Uğurlar olsun!” diye bağırıyor. Seyyahlar da “İnşallah!” diyerek şehirden ayrılıyor.
Sonuç: 1891 Kırşehir’i Bir Seyyahın Günlüğünde Yaşıyor
Allen ve Sachtleben’in 1891 tarihli Anadolu yolculuğunda Kırşehir, merakı, misafirperverliği, kültürel zenginliği ve dönemin mimarisini yansıtan sade fakat etkileyici atmosferiyle önemli bir yer tutuyor.
Bugün Sachtleben arşivinde yer alan fotoğraflar ve “Across Asia on a Bicycle” kitabındaki notlar, Kırşehir’in 19. yüzyıldaki sosyal yapısını ve insan ilişkilerinin sıcaklığını gözler önüne seren birer tarihî tanıklık niteliği taşıyor.
Kaynak : ESKİ KIRŞEHİR FOTOĞRAFLARI
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.