Kırşehir için son viraj: Onay felaket, red Kurtuluş

Kırşehir kent merkeziyle birlikte birçok yerleşimi, Kızılırmak ve Seyfe Gölü havzalarını ve 5 bin yıldır tarım yapılan Malya Ovası’nı etkileyebileceği belirtilen altın madeni projesi, iki ayrı İDK toplantısında Kırşehir heyetinin itirazlarıyla ertelenmişti. İlki Aralık 2024’te yapılan oturumun ardından firma süreci yeniledi; 5 Ağustos 2025’teki ikinci toplantıda da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı projeyi ikinci kez erteledi. Koç–Fernas ortaklığıyla kurulan Defaş’a tanınan süre dolarken şirket, 5.448 sayfalık güncellenmiş dosyayı sisteme yükledi ve 3. İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısı 30 Ekim 2025 için ilan edildi. Toplantıya, Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu başkanlığındaki heyet katılacak. Kırşehir Kent Konseyi, TEMA Vakfı ve Doğa Derneği temsilcilerinin de salonda olması; çok sayıda Kırşehirlinin ise bakanlık önünde görüşlerini duyurması bekleniyor. Heyetin, ÇED raporundaki eksik ve çelişkileri; su temini ve kuraklık riskleri, tarım ve mera kaybı, toz–gürültü–titreşim, maden atığı depolama güvenliği ve kültürel miras başlıklarıyla birlikte sunacağı ifade ediliyor. Halk neden karşı? Sivil toplum ve yurttaşların temel kaygısı, projenin içme suyu kaynaklarının üst kotlarında konumlanması ve işletmenin zehirli kimyasallar içeren süreçlerle uzun yıllar çevre yükü yaratma riski. Bölgedeki tarım ve hayvancılığın toz, ağır araç trafiği ve alan kaybı nedeniyle zayıflaması; kısa vadede çevre köyleri, orta–uzun vadede kent merkezini göçe zorlayacak sosyo-ekonomik sonuçlar doğurabileceği vurgulanıyor. Ayrıca, maden atıklarının depolanacağı tesisin deprem–taşkın gibi “en kötü senaryolara” karşı sayısal ve denetlenebilir güvenceye kavuşturulması gerektiği hatırlatılıyor. Bir diğer tartışma konusu, projenin konsantre cevheri yurt dışına çıkarmayı ve yalnızca altın üretimini beyan etmesi. Eleştirmenler, bölgede altınla birlikte stratejik elementlerin de bulunabileceğini, raporda tam analiz setlerinin paylaşılmadığını ve “hangi ülkeye gönderilecek?” sorusunun net yanıtlanmadığını belirterek, nadir toprak elementlerinin gündemde olduğu bir dönemde Türkiye’nin kaynak kaybı riski doğduğunu savunuyor. Kırşehir kamuoyunun ortak talebi, projenin doğaya ve üretime maliyeti netleşmeden izin verilmemesi; kentin tarım ve hayvancılıktaki katma değeri, tarih–kültür mirası ve turizm potansiyeli üzerinden sürdürülebilir bir kalkınma yolunun tercih edilmesi. 30 Ekim 2025 tarihli İDK toplantısı, Kırşehir’in geleceği açısından kritik bir dönemeç olarak görülüyor.