Koza Altın'ın ruhsat sahaları kentin kalbine dayandı

Giderek büyüyen madencilik baskısı, kent yaşamını, tarımı ve doğal ekosistemi tehdit ediyor. Son görüntüler ve edinilen bilgiler, Koza Altın İşletmeleri’ne ait ruhsat sahalarının yalnızca Dağçiftliği bölgesiyle sınırlı olmadığını ortaya koydu. Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki şirket, Kervansaray Dağları’nın önemli bir kısmını kapsayan devasa bir alanda maden ruhsatı sahibi durumda. Koza Altın’ın ruhsat sahaları, Mucur ilçesine bağlı Şatıroğlu Mahallesi’nden başlayarak Dalakçı Köyü’ne kadar uzanıyor. En çarpıcı noktalardan biri ise, Ankara-Kayseri D260 Karayolu’nun hemen yanı başındaki İnaç Köyü ve Petlas fabrikası çevresinin de bu sahalara dahil edilmiş olması. Ruhsat haritasına göre, Kervansaray, Gölhisar ve Kındam gibi yoğun nüfuslu yerleşim alanlarının toprakları da bu alanın içinde kalıyor. Kent merkezinden büyük alan madenle çevrili Google Earth üzerinde elde edilen harita görselleri, Kırşehir şehir merkezinin yaklaşık iki katı büyüklüğünde bir alanın ruhsat sahası haline getirildiğini gözler önüne seriyor. Gri renkle işaretlenen devasa alan, adeta kenti dört koldan saran bir kuşatma görüntüsü sunuyor. Sondaj bitti, sıra işletmeye mi geliyor? Koza Altın’ın daha önce Dağçiftliği’nde yaptığı sondaj çalışmaları bölge halkında endişeye yol açmıştı. Ancak yeni görseller, sondajın çok daha geniş bir ruhsat planının yalnızca küçük bir parçası olduğunu kanıtlar nitelikte. Eğer bu ruhsat sahalarının tamamında işletmeye geçilirse, sadece tarım ve su kaynakları değil, Kırşehir’in yaşanabilir bir kent olarak varlığı da tehlikeye girecek. Yaşam mı, Madencilik mi? Kervansaray Dağları'nın su tutma özelliği, Seyfe Gölü Havzası’nı ve Kızılırmak’ı beslemesi açısından büyük önem taşıyor. Bu dağlardaki yoğun madencilik faaliyeti, sadece yerel değil, bölgesel bir çevre krizini tetikleyebilir. Özellikle açık havuz sistemleriyle yapılacak altın çıkarımı, siyanür ve ağır metal kirliliğini de beraberinde getirecek.