Murat Toprak yazdı : eğitim
Murat Toprak yazdı : eğitim
Türk Dil Kurumu'na göre Eğitim; Çocukların ve gençlerin toplum hayatında yer almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine, okul içinde veya dışında doğrudan ya da dolaylı olarak yardım etme, olarak tanımlanmaktadır.
Eğitim, bireyin bilgi, beceri, tutum ve değerler kazanmasını sağlayan planlı ve sistemli bir süreçtir. Sadece bireysel gelişimi değil, aynı zamanda, toplumsal ilerlemeyi de doğrudan etkileyen temel bir unsurdur. Günümüz dünyasında eğitim, kişisel başarıya giden yolun anahtarı olduğu kadar, güçlü ve sürdürülebilir toplumların inşasında da kritik bir rol oynamaktadır.’’
Eğitim bir ülkenin gelecek hedefi için attığı en büyük adımdır.
Eğitim bir ülkenin inşasının temelidir.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor: ‘’Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.’’
Atatürk’ün eğitim reformu için uyguladığı temel ilkelerden bahsetmeden önce, en önemlisi olarak düşündüğüm ve eğitimin temel amacına, toplumsal dengesine ve yaşamın daha yaşanabilir olmasına imkân sağlayacak ilke, Eğitim de fırsat eşitliği ilkesidir.
Fırsat eşitliği demek insani olarak da eğitimin amacına uygun bir düşünce sistemidir. Bu sistem uygulandığı vakit özel diye bir kavrama ihtiyaç kalmaz. Özel olmak ayrıcalık gibi görüldüğü sürece toplumsal olarak fertler arasında uçurum meydana getirir. Çünkü her insan doğduğu andan itibaren İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre eşittir.
Doğu’dan, Batı’ya kadar her insan bilgi, beceri ve yeteneklerine göre değerlendirilirse herkes işinde severek çalışır. Başarı kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkar. Mutsuz ve umutsuz bireylerin büyük çoğunluğu istediği ve arzuladığı hayatla, yaşadığı hayat arasında kalan insanlardan oluşur.
Atatürk’ün Eğitimde kadın erkek eşitliğini özellikle seçmesinin sebebi Kadınlara verdiği büyük önemden ileri gelmektedir. Türk toplumunda kadının önemi asırlardır hep önemli makamlarda olmuş maddi ve manevi olarak da verilen değer her çağ da sürmüştür. Türk Kadını tarihten bu yana toprağı ekmiş, can olmuş, fidan dikmiş ,ana olmuş. Karanlık zamanlarda, zamanda barınak olmuş. Gerektiğin de devlet yönetmiş ordular sürmüş, eşine sırdaş, yaşadığı her çağ da insanlığa hizmet eden evlatlar yetiştirmiştir. Yetiştirmeye de devam etmektedir. Atatürk, kadının değerini görüp bildiği için kız çocuklarının okumasına ayrı bir önem vermiştir.
Gazi Atatürk Kastamonu Nutkunda kadın ve erkeğin toplumsal önemini şu sözlerle dile getirmiştir.
"Bir içtimai topluluk, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara, zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?"
Bilgisizliğin ortadan kaldırılması ilkesi toplumun tüm fertlerinin yedi ’den yetmişe eğitimli olarak yetişmesi ve gelecek nesilleri de bu minval üzerine, ilk eğitim dediğimiz aile eğitimini vererek daha sonra öğretmenlerimize emanet ederek yetişmelerini sağlama görevidir.
Eğitimi ihmal eden tüm toplumlar tüketim kültürünün kölesi haline gelirler. Üretemeyen toplumlar ne fikir dünyasında, kültür, sanat ve eğitim alanında medeni toplumların gerisinde kalmaya mahkûmdur.
Atatürk Cumhuriyeti bir yönetim sistemi haline getirirken eğitimi bu sistemin bir temeli haline getirmeye çalışmıştır. Yapılan bütün icraatlar eğitim ile inşa edilmeye çalışılmıştır. Atatürk’ün üzerinde durduğu önemli konulardan biriside uygulamaya verilen önemdir. Nitelikli insan yetiştirmek için uygulamaya verilen önemin mahiyeti anlaşılmalıdır. Kişilere ve topluma yarar sağlamak Milli Eğitimi sade süs olarak göstermekten daha manalı bir anlam yüklemesine yardımcı olmuştur.
Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir, ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir.
Mustafa Kemal Atatürk bu sözü ile eğitimde ilim ve bilimin insan terbiyesinde ve gelecek inşasında gençliğin ve yarının idealist insanlarının yol göstericisine açık bir ifade ile ilim ve bilimi koymuştur. Hatta “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin. ’diyecek kadar ilim ve bilimin nitelikli insan inşasının temeli olduğunu ısrarla yinelemiştir. İnsanın yanılgıya düşeceğini, kendisinin dahi bir yanlışım olursa tarafınız benden değil. Bilim den yana olsun demiştir.
Atatürk’ün eğitim vizyonu; fırsat eşitliğine dayalı, bilimsel temellere oturtulmuş ve toplumsal kalkınmayı hedefleyen bir anlayıştır. Eğitim, bireylerin olduğu kadar toplumların da kaderini belirler. Bu nedenle her birey için kaliteli, ulaşılabilir ve adil bir eğitim sistemi kurmak, çağdaş ve güçlü bir toplumun inşası için temel şarttır.
Türk öğretmeninin en büyük görevi, Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, kültürel ve manevi değerlerini benimsemiş; aklın ve bilimin rehberliğinde düşünen, sorgulayan, üreten bireyler yetiştirmektir. Bu görev, sadece bilgi aktarmaktan öte; bir milletin geleceğini şekillendirecek bireylerin karakterini, düşünce yapısını ve toplumsal sorumluluğunu oluşturmaktır.
Bu bağlamda Türk öğretmeninin en büyük görevleri arasında şunlar sayılabilir:
- Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bireyler yetiştirmek,
- Türkçeyi doğru ve etkili kullanmayı öğretmek,
- Milli kültürü yeni kuşaklara aktarmak,
- Öğrencilerde vatan ve millet sevgisini geliştirmek,
- Evrensel değerlere açık ama milli kimliğini koruyan bireyler yetiştirmek,
- Topluma yön verebilecek lider karakterli insanlar kazandırmak.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği gibi:
“Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”
Bu söz, Türk öğretmeninin görev ve sorumluluğunun ne denli büyük ve kutsal olduğunu açıkça ifade eder.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.