Kırşehir'de vatandaşların altın maden endişesi

Kırşehir’in Boztepe ilçesi ile Çoğun ve Karacaören gibi çevre köylerde, Kervansaray Dağları üzerinde kurulmak istenen altın madeni projesi köylüleri endişelendiriyor. Kızılırmak ve Seyfe Gölü Havzaları’nı besleyen bu dağların tamamen madencilik faaliyetlerine açılmak istenmesi bölge halkında büyük tepki uyandırdı. Madencilik sahasının yerleşim noktalarına çok yakın olması ve kullanılacak kimyasal maddelerin doğaya vereceği zarar, vatandaşları ciddi şekilde kaygılandırıyor. “Biz kamulaştırma istemiyoruz” Maden sahasının hemen dibinde tarlası bulunan ve çiftçilik yaparak geçimini sağlayan Çoğun Köyü sakini Şevket Cankaya şunları kaydetti: "Arazilerimizde maden araması yapılmakta ve kamulaştırma yapılmak istenmekte. Biz kamulaştırma istemiyoruz. Burası bize babadan, atadan kalan topraklarımız. Biz çiftçilik yapıyoruz ve köyümüzü terk etmek istemiyoruz. Suyumuza, toprağımıza, havamıza zarar vereceği için biz madenin kurulmasını istemiyoruz, biz çiftçilik yapmak istiyoruz. Suyumuz zaten tükendi. 10-15 yıl öncesine kadar ileride yeşil görünen alanlar komple bataklıktı. Bu mevsimlerde içerisine girilmezdi. Az ileride dere var. Orası da 9. ayın başına kadar akardı. Şu anda o suyumuz da bitti. Bu maden kurulduktan sonra suyun tamamen tükeneceğinin farkındayız biz ve arazilerimiz gidecek. Zaten coğrafyamızda bir kuraklık var. Bu kuraklığın daha da ilerlememesi için bu madeni istemiyoruz biz. Büyüklerimizden ricamız bizim toprağımızı korusunlar biz toprağımızı yok pahasına vermek istemiyoruz." “Boztepe halkı zarar görecek” Boztepe İlçesi’nde yaşayan ve çiftçilikle uğraşan Hasan Dalgalı ise şöyle konuştu: "Burada bir maden işletmeciliği yapılmak isteniyor. Bunun en büyük zararını da Boztepe ve Boztepe halkı görecek. Ben bu altın madeni işine karşıyım. Yaşanacak güzel bir ilçemiz var ancak bu iş gerçekleşirse burası yaşanmaz bir hale gelecek. Su kaynaklarımız zaten kısıtlı. Aynı zamanda bu maden işi için de suya ihtiyaç var. İçme suyumuz ve sulama suyumuz da tamamen yok olacak. Fazla bir geçim kaynağımız yok, buradaki ekonomi tarıma dayalı. Şu anda şebeke suyu içme suyuna yetmiyordu. Tarımsal sulama kooperatifinin pompasının bir kısmını alarak şu anda şebekeye su veriyorlar." “Kuyumuz kurudu, evlerimiz riskte” Karacaören Köyü’nde yaşayan Ramazan Baran ise sondajların ardından kendi bahçesindeki kuyunun kuruduğunu belirterek şunları söyledi: "Flootasyon yöntemiyle maden çıkaracaksan bu suyu nereden tedarik edeceksin? Bu maden işini yapmaları için dinamit kullanmaları gerekiyor. Maden sahası olan karşıdaki dağ, bizim köye 1,5 kilometreden daha yakın. Dağın etrafında olan evler de var. Bu dinamiti patlattığın zaman halk ne yapacak? Köydeki evlerin yüzde 70’i kerpiç yapı, bunlar patlatmalar sırasında muhtemelen yıkılacak. Buradaki insanların maddi durumu iyi olsa büyükşehirlere gider, orada çalışır. Maddi gücü olmayıp, tek geçim kaynağı burada 3-5 inek ve tarlası olan insanlar ne yapacak? Ellerinden alınacak bunlar. O yüzden biz burada maden şirketlerinin faaliyet yapmasını istemiyoruz." “Bir İsveç halkı buna izin verir miydi?” Yine Karacaören Köyü’nde yaşayan Hatice Eroğlu ise ülke genelinde bu tarz projelere karşı daha güçlü durulması gerektiğini vurgulayarak şunları ifade etti: "Sadece köyümde değil, ülkemde maden olsun istemiyorum. Ülkem ve şehrim için kesinlikle ben madene karşıyım. Doğayı değiştirecek, hayvanların otlak alanları değişecek, sular değişecek, yaşam alanımız daralacak. Ben nasıl isteyeyim bunu bile bile? Tarım bitecek. Bir Kaliforniya izin verir mi böyle bir şeye? Bir İsveç halkı böyle bir şeye izin verir mi? Ama biz bakıyoruz, böyle ölümü bekleyenler gibi. Doğası güzel olsun, suyu güzel olsun şu an olduğu gibi. Niye tozun, toprağın ve siyanürün içerisinde yaşayayım ben? Şu andaki ülkenin altı oyuluyor, hiç kimse de buna ses çıkarmıyor. Sadece bakıyoruz."